Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen yıl ekonomik büyümenin yüzde 3.8 civarında olacağını ve bu oran ile Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında en yüksek büyümeyi yakalayan beş ülkeden biri olacağını açıkladı.

Almanya ziyareti sırasında katıldığı bir konferansta bir soru üzerine Erdoğan, "Dördüncü çeyrek için kesin sonuçları henüz bilmiyoruz ancak geçen yılı yüzde 3.8 büyüme ile tamamlayacağımızı zannediyorum" dedi.

Orta Vadeli Program'da büyümenin 2013'te yüzde 3.6 olması öngörülüyor.

Konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini değerlendiren Erdoğan, "2014 yılı Türkiye ile AB ilişkileri bakımından tarihi bir yıl olacak. Yaşanan hadiseler Türkiye-AB ilişkilerinin önemini, Türkiye'nin üyeliğinin hayatiyetini net bir şekilde ortaya koydu. Suriye, Mısır meselesi gibi birçok gelişme aslında Türkiye'nin AB'ye değil, AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacını hepimizin görmesini sağladı" dedi.

Türkiye ekonomisinde yüksek enflasyonun artık geride kaldığını, bütçenin sarsılmaz bir disipline kavuştuğunu, finans ve bankacılıkta çok önemli yapısal reformların gerçekleştirildiğini kaydeden Erdoğan, büyümenin önündeki engellerin de kaldırılmakta olduğunu vurguladı.

Almanya'dan AB sürecinde en büyük katkıyı ve desteği görmek istediklerini kaydeden Erdoğan, "Şu ana kadar olan yeterli değil. Daha ileri olanı görmek istiyoruz. Sadece Almanya'daki Türklerin nüfusunun pek çok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla olduğunu hatırlatmak isterim. Tabii üye olan Türkiye resmen üyelik için de reformlarını kesintisiz sürdürecektir" dedi.

Geçen yıl 17 Aralık'ta başlayan operasyona dair değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, hükümete karşı yeni bir örgütlü saldırı yapılmak istendiğini, devlet kurumlarına sirayet etmiş yeni örgütlü bir yapının kullanılarak Türkiye siyasetinin yeniden dizayn edilmek istendiğini söyledi.

"Türkiye'nin rotası değiştirilmek istendi. Kararlı duruşumuz sayesinde bu saldırıyı da etkisiz hale getirdik" diyen Erdoğan, 30 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimlerin Türkiye açısından tarihi nitelikte olduğunun altını çizdi.

Erdoğan, yapılacak seçimlerin ardından ekonominin daha fazla istikrar ve güven zemininde büyümesini sürdüreceğini söyledi.

Bedeli ne olursa olsun, paralel yapı çözülecek

Konferansta katılımcıların sorularını da yanıtlayan Erdoğan, AKP hükümetinin yakın zamana kadar beraber hareket ettiği Gülen Cemaati'ne yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, "Yargı ve güvenliğin belirli bir ayağında bir paslaşmanın olması ve devlete, hükümete karşı bir eylem oluşturulması söz konusudur. Böyle bir adıma sessiz kalınması söz konusu değildir" dedi.

Daha önce mafya ve çetelere karşı mücadele verdiklerini, şimdi bu tür bir örgütlenmenin ortaya çıktığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunun önünde dershaneler meselesi vardır. Bizim tavrımız şu oldu: Artık devletin okulları kolejleri vardır. Oraya da para ödeyecek vatandaş diyor ki; 'devletin okulu varsa bunlar niye var?' Bunlar yanlış şeylerdi. Bunlara artık bizim müsamaha etmemiz mümkün değildi. Belirli süreler verdik, vazgeçme olmadı. Ciddi bir rant söz konusuydu. Rant kaybı bunları rahatsız etti ve böyle bir süreç başlatıldı. Buna müsaade etmemiz mümkün değil. Yargıdaki, güvelik güçlerindeki paralel yapılanma şu anda farklı bir sürecin içine girecektir. En çirkin boyutu şantajlarla, telefon dinlemeleri, ortam dinlemeleri ile görüntüleme ile birçok güvelik ve yargı mensupları tehdit altına alınmıştır. İşadamlarına 'bizimle hareket et; etmesen elimizde belgeler var' dediler. Bunu bakan ve milletvekili arkadaşlarımıza da yaptılar... Bedeli ne olursa olsun çözüme kavuşturacak."

Türkiye'de bir çok gazetecinin tutuklu olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Şu anda (tutuklu olan) normal basın mensubu parmak sayılarını geçmez. Diğerleri, büyük bir çoğunluğu terör örgütüyle alakalıdır. Ya silah yakalatmıştır ya terör örgütüyle alakalıdır... Şu anda normal, gerçek sarı basın kartı olanların sayısı beş veya 10'dur" dedi.