Adli kolluk düzenlemesine yine ret
17 Aralık'ın hemen ardından değiştirilmek istenen Adli Kolluk Yönetmeliği'ne Danıştay'dan ikinci kez ret kararı geldi
Yargı ile Hükümet arasında krize neden olan amire gözaltı, yakalama ve soruşturma işlemlerini bildirme zorunluğu getiren Adli Kolluk Yönetmeliği'ne Danıştay'dan ikinci kez ret kararı geldi. Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının itirazını Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurul'u oy çokluğu ile reddetti.
Türkiye Baralor Birliği, İstanbul Merkezli 17 Aralık operasyonunun hemen ardından Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğe iptal ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açmıştı. TBB, "Adli kolluk görevlilerinin, kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikayetleri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri en üst dereceli kolluk amirine bildireceğine" ilişkin yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulmasını istemişti. Danıştay 10. Dairesi de bu hüküm ile "Cumhuriyet savcısının soruşturmaları cumhuriyet başsavcısına bildirmesini" gerektiren hükmün yürütmesini durdurmuştu.
Davalı Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, Danıştay 10. Dairesi'nin bu yürütmeyi durdurma kararına itiraz etti. 19 kişiyle toplanan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bakanlıkların itirazını oyçokluğu ile reddetti. 13 üye ret oyu kullanırken, 6 üye ise itirazın kabul edilmesi gerektiği yönünde oy kullandı. Danıştay 10. Dairesi önümüzdeki günlerde Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliğinin esastan da iptal istemini görüşecek.
Karar yetki aşımına dayandırıldı
Dört bakanı kabine dışı bırakan yargıda kriz yaratan Adli Kolluk Yönetmeliği’ne böylece Danıştay ikinci kez veto etti. İtirazın da reddiyle polisin amirine, savcının başsavcıya el koydukları olaylar, yakalanan kişiler ve alınan tedbirler hakkında derhal bilgi verme zorunluluğu ikinci kez durduruldu. Danıştay, “telafisi güç zararlar nedeniyle” davalı Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının savunmasını bile beklemeden ivedilikle yürütmeyi durdurma kararı aldı. Kurul da bu kararı yerinde gördü. Yürütmeyi durdurma kararı, "yetki aşımına" dayandırılarak, şöyle denilmişti:
“Yönetmelik hükümleri kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı biçimde ceza soruşturma sürecine ilişkin usul kuralları içermekte, adli makamların görev ve yetki alanlarına ilişkin düzenleme getirmektedir. Aynı zamanda Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157. maddesinde yer alan soruşturma gizliliği kuralını da zedeleyecek nitelikteki hükümler, idari düzenleme yetkisinin aşılması nedeniyle yetki yönünden açıkça hukuka aykırı bulunmaktadır”
Danıştay'ın durdurduğu maddeler
* Adli kolluk görevi yapan polis ve jandarmaya adli olayları, yakalama, gözaltı, arama gibi operasyonları derhal üst amirlerine bildirme zorunluluğu
* Savcılara da Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) iletişimin tespiti, dinlemesi ve kayda alınmasını düzenleyen 135/6. maddesindeki rüşvet, kaçakçılık, silahlı örgüt başta katalog suçlar nedeniyle yapacakları soruşturmaları başsavcıya bildirme zorunluluğu. Savcılar bu suçlardan dinleme, iletişimin tespiti başta yapacakları operasyonun yanısıra soruşturmanın bütün aşamalarını Başsavcılarına “Yazılı” bildireceklerdi. Savcının “bildirim” yazısı Başsavcının “görüldü” şerhi ile soruşturma dosyasına konulacaktı
* Adli kolluk olan polis ve jandarma “en üst dereceli kolluk amiri” il ve ilçe emniyet müdürleri ile amirlerine derhal bilgi vermeden adım atamayacak ve operasyon yapamayacaktı.
* Savcı da başsavcıya bildirmeden artık rüşvet, örgüt, kaçakçılık gibi kataloğ suçlardan dinleme izni istediğini başsavcıya bildirmeden operasyon için düğmeye basıp soruşturmaya geçemeyecekti
YORUM YAZ