Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi olarak yerel gerçeklerle evrensel standartları örtüştürmek zorunda olduklarını, bu çerçevede son dönemde Twitter'ın erişime açılması dahil olmak üzere bireysel başvurular üzerine verilen kararlarının arkasında olduklarını kaydetti.

Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nin 52. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, AYM'nin yakın zamanda Twitter ile ilgili verdiği kararla ilgili olarak yoğun eleştirilerle karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, kararın "siyasal kaygılarla ölçüsüz bir şekilde eleştirilmesinin dikkat çekici olduğunu" ifade etti.

AYM bireysel başvuru üzerine Twitter'a erişimin engellenmesi yönündeki idari uygulamayı Nisan başında aldığı kararla bozmuş, Başbakan Tayyip Erdoğan ise karar ile hak ve hukukun tecelli etmediğini, bu kararın düzeltilmesi gerektiğini, milli olmadığını söyleyerek, "Biz bu karara uyduk ama saygı duymak zorunda değilim, duymuyorum da" demişti.

Kılıç, "Verilen kararlardan hukuk dışı sonuçlar çıkararak mahkeme mensuplarını itibarsızlaştırma gayretleri iyi niyetle izah edilemez. AYM'nin siyasi amaçlarla hareket ettiğini söylemek ya da milli olmamakla suçlamak içeriği ve derinliği olmayan sığ eleştirilerdir" diye konuştu.

Kılıç, konuşmasında son dönemdeki "yargı içindeki paralel yapılanma" tartışmalarına da yer vererek, yargının son dönemde "paralel devlet" ya da "çete" diye nitelendirilen "çok vahim, çok ciddi ve çok ağır" bir suçlamayla karşı karşıya olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:

"Bu suçlama üzerine yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması mümkün değildir. Başta yargı ve yürütme organları olmak üzere herkes bu iddialarla ilgili bilgi, belge ve delilleri zaman geçirmeden ortaya koymak zorundadır. Gerek yargıda gerekse yürütme organı içinde var olduğu iddia edilen bu kişilerin başka illere tayin edilerek ya da yerlerini değiştirerek sorunu çözmenin anlamsızlığı açıktır."

Söz konusu iddiaların yargı kurumlarında "psikolojik travma" yarattığını belirten Kılıç, "Yargının bu iç ağrısı ile yaşaması asla mümkün değildir" diye konuştu.

Kılıç, "Yargının karşı karşıya kaldığı şeyin adı vicdan yolsuzluğudur" diye konuştu.

Kılıç ayrıca 2010'daki anayasa değişikliğiyle yargı üstündeki vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılması için cesaretli adımlar atıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Söz konusu vesayetçi yönetimlerin görevlerinin sona ermesiyle büyük bir boşluk doğdu. Bu kez farklı renkte yeni bir vesayet sisteminin oluşmasına tanık olduk. Kimse bu yeni oluşumun günahından kendini soyutlamaya çalışmasın. Tarih olanları kaydediyor."

Hukuk devletinde mahkemelerin emir ve talimatla çalışmadığı gibi, dostluk ve düşmanlık duyguları ile de yönlendirilemeyeceğini söyleyen Kılıç, "Mahalle baskısı ile yargı mensuplarının görüş, düşünce ve kararlarının etki altına alınma çabaları, adaletin kutsallığına inanmış olanlar için geçerli değildir" dedi.

Kılıç, geçmişte AYM'nin sınırlayıcı ve daraltıcı anlayışından mağdur olanların, bugün bireylerin hak ve özgürlük alanını genişleten bir anlayışa dönüşmüş olan mahkeme kararlarından rahatsızlık duymalarını "garip bir çelişki" olarak gördüklerini belirterek, "Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı törende TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile çok sayıda üst düzey yetkili bulundu.

Erdoğan bu yıl törenin ardından verilen resepsiyona katılmadı.

Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kılıç, konuşmasının herhangi bir amaca, herhangi bir düşünceye karşı cevap olarak algılanmaması gerektiğini söyleyerek, "Bu benim samimi düşüncelerim, ülkemizin gerçeklerini, sorunlarını, doğruları konusundaki tespitlerim bunlar. Bunların altında birşey arayarak birşey çıkarmayın bundan" dedi.

Kılıç, cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bunu birkaç kez tekrarladım; ben şu anda AYM başkanıyım ve bu görevimi sürdürüyorum. Bunun dışında, dışarıda olandan bitenden ne bir haberimiz ne de bir yönlendirmemiz ne de bu konuda bir bilgimiz var. Tabi ki yazarlarımız, çizerlerimiz, televizyon programcılarımız bu konuda çeşitli görüşler sunuyor. Benim şahsımı itibarsızlaştırma, hakaret ve buna benzer birşey yapmadıkları sürece, tabii ki bu yorumları yapabilirler, en tabi haklarıdır ama bunda benim bir bağlantım yok. Altını çizerek ifade edeyim."