Bakandan büyüme uyarısı
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, faiz artırımının yatırımcıları "bekle-gör" moduna sokmasının büyümeyi ilk çeyrekte olumsuz etkileyebileceğini söyledi
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Merkez Bankasının faiz artırım kararına ilişkin, "Yatırımcılarımız biraz 'bekle gör' moduna girmişse birinci çeyrekte, yatırımlarımıza ve büyümemize belki bir miktar etkisi olabilir" dedi.
Yılmaz, bir TV programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Faiz oranlarının artırılma kararına ilişkin olarak Yılmaz, Merkez Bankasının bağımsız bir yapıya sahip olduğunu ve kendi araçlarını istediği gibi kullanma yetkisinin bulunduğunu söyledi.
Bu açıdan söz konusu kararları tartışmanın çok da doğru olmadığını belirten Yılmaz, "Bu aldıkları kararların sonuçları ne olacak, etkileri ne olacak? Bunları tartışabiliriz. Bunları da sağlıklı bir şekilde tartışabilmemiz için henüz çok erken. Bizim için önemli olan, büyüme, istihdam, yatırımlar konusundaki etkiler. Faiz oranlarının yüksek olması elbette ki büyüme açısından, istihdam açısından arzu ettiğimiz bir durum değil ama fiyat istikrarı, döviz piyasalarındaki istikrar da güven açısından, yatırım açısından önemli unsurlar. Dolayısıyla tablonun bütününe bakarak değerlendirmeyi yapmak gerekiyor" diye konuştu.
Söz konusu kararların büyümeye etkilerini de değerlendiren Yılmaz, hedeflerde bir revizyonunun şu an itibarıyla söz konusu olmadığını vurguladı.
Bakan Yılmaz, şunları kaydetti: "Yatırımcılarımız biraz 'bekle gör' moduna girmişse birinci çeyrekte, yatırımlarımıza ve büyümemize belki bir miktar etkisi olabilir. Şu an itibariyle henüz çok erken. Benim beklentim doğrusu birinci çeyrekte bir miktar etkilenme olabilir ama özellikle Mart seçimleriyle birlikte güven ve istikrarımız tekrar pekiştiği zaman ben bu 'bekle gör' politikalarının büyük oranda sona ereceğini düşünüyorum. Diğer çeyreklerde de ekonominin bu ilk çeyrekteki etkisini telafi edeceğini, yıl ortalamasının da yine gerçekleşeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla şu an itibariyle bir revizyon ihtiyacı görmüyorum."
-Dövizde oynaklık azaldıkça belirsizlik de azalacak
Dövizde oynaklığı engellemenin önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu oynaklık azaldıkça belirsizliğin de azalacağını, iş dünyası ve piyasalar için daha öngörülebilir bir çerçeve oluşacağını ifade etti.
Öte yandan, TL'nin bir miktar değer kaybetmesinin dış ticaret dengesi açısından, makro ekonomik dengeler açısından aslında çok da olumsuz bir görünüm olmadığına işaret eden Yılmaz, "Yeter ki bu dengeye otursun, geleceğe dönük aşırı oynaklıklar, spekülatif hareketler olmasın. Bu engellendiği sürece yatırımcı ve diğer piyasa aktörleri ona göre pozisyonlarını alacaklardır" dedi.
Yumurtaların aynı sepete konulmaması gerek
Küçük yatırımcıya da tavsiyelerde bulunan Yılmaz, "yumurtaların aynı sepete konulmaması gerektiğini" bildirdi. Yılmaz, küçük yatırımcıların değişik tasarruf enstrümanları arasında kaynaklarını dağıtarak kendilerini güvenceye almaları gerektiğini ifade etti.
Bakan Yılmaz, küçük yatırımcıya uzun vadeli hareket etmesini de tavsiye ederek, daha istikrarlı enstrümanlara yönelmenin doğru olduğunu kaydetti.
Taksit sınırlaması
Bazı ürünlerin alışverişinde taksitlerin kaldırılması veya sınırlandırılması uygulamasını da değerlendiren Yılmaz, özellikle kredi kartlarında yeterli geliri olmadığı halde yüksek harcama yapan ve bir süre sonra taksitlerini ödeyemediği için çok zor durumlara düşen kişilerin olduğuna işaret etti. Yılmaz, amaçlarının da bu durumu engellemek olduğunu bildirdi.
Bu konuda esnafın şikayetlerinin sorulması üzerine de Yılmaz, "Burada dediğim gibi geliri olanlara ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı tavır söz konusu değil. Geliri olmayan ve sıkıntıya düşecek insanlarımıza dönük bir tedbir söz konusu. Bu aslında esnafımız için de daha istikrarlı bir tüketim yapısı demek" ifadelerini kullandı.
Talihsiz açıklama
Kamuoyunda tartışılan "Türkiye'ye yabancı sermaye gelmez" iddialarının sorulması üzerine de Yılmaz, şöyle konuştu: "O çok talihsiz bir açıklama oldu. Yani bir iş dünyamızın, bakın Türkiye'nin güven ve istikrarını korumak hepimizin ortak sorumluluğu. Türkiye'nin cazibesini korumak, dünyadan Türkiye'ye daha fazla sermaye, daha fazla kaynağı cezbetmek yine hepimizin ortak sorumluluğu değil mi? Hepimizin ortak menfaati ve sorumluluğu. Özellikle iş dünyasının buna çok daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Şimdi biz her sene dünyadaki CEO'larla bir araya geliyoruz Sayın Başbakanımız bizzat katılıyor bu toplantılara ve onlardan dinliyoruz. Yani Türkiye'den ne bekliyorlar, ne istiyorlar? Ve hakikaten biz de iş dünyasına uygun bir ortam oluşturmaya çalışıyoruz."
YORUM YAZ