Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Karadağ'dan önemli açıklama

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Karadağ'dan önemli açıklama

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, "Türkiye'nin finansal sistemini bankalar domine ediyor. Finansal sürdürülebilirlik için sermaye piyasalarına odaklanılmalı." dedi.

A+A-

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, "Türkiye'nin finansal sistemini bankalar domine ediyor. Finansal sürdürülebilirlik için sermaye piyasalarına odaklanılmalı." dedi.

Himmet Karadağ, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen "Yükselen Piyasa Ekonomilerinde Rating Uygulamaları: Çin Örneği Semineri"nde üniversitelerin kredi derecelendirme alanında yapacağı çalışmaların çok kıymetli olduğunu belirtti. 

Kredi derecelendirme kuruluşlarının güvenilirliğini kaybettiğine dikkati çeken Karadağ, "Mevcut uygulamanın sürdürülebilir ve güvenilir olanını sunmakla beraber alternatiflerin üzerinde de yoğunlaşmamız lazım. Sürdürülebilir ve öngörülebilir bir finansal yapı için bu tabii ki elzem. Mutlaka yatırım yapmadan önce o finansal aracın, şirketin veya ülkenin kendi anladıkları dilden, kendi anladıkları finansal tablolar ile mutlaka risklerinin ölçülmesini, değerlendirilmesini istiyorlar." diye konuştu.

Karadağ, Türkiye'nin finansal sistemini bankaların domine ettiğini, finansal sürdürülebilirlik için sermaye piyasalarına odaklanılması gerektiğini vurguladı.

"Kişibaşı milli gelirimizi 20 bin doların üzerine çıkarmaya kararlıyız"

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın da TBB olarak ülkede derecelendirme şirketlerinin sayısını artırmak, daha rekabetçi bir ortamın oluşmasını sağlamak ve Basel kapsamında bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun hesaplanmasına imkan veren ulusal inisiyatifleri doğru kullanmak, bankaların şirketler için verdikleri notları daha uyumlu hale getirmek, risk yönetimi uygulamalarını iyileştirmek, kredi şirketlerinin notları kullanılarak sermaye yeterliliği rasyosunun daha hassas ölçülmesine destek olmak ve sermaye piyasasının gelişmesine katkı sağlamak amacıyla ulusal derecelendirme kuruluşu kurulması projesine başladıklarını anlattı.

Bu konuda Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’na (TSKB) bir rapor hazırlatıldığını söyleyen Aydın, şunları kaydetti:

"Çalışmanın ana eksenini, ulusal derecelendirme şirketinin piyasalar tarafından kabul edilerek uzun vadede sürdürülebilir bir başarı sağlaması için ortaklık yapısının, ana stratejilerinin ve iş modelinin tasarlanması ile bunlara ilişkin fizibilitenin hazırlanması oluşturdu. Çalışmada ulusal ve uluslararası derecelendirme kuruluşları incelenerek iyi uygulamalar belirlendi. Derecelendirme mevzuatı incelenerek, mevzuattaki kısıtlar ve yapılması gereken değişiklikler tespit edildi. Ulusal derecelendirme şirketinin ortaklık yapısı ve işleyiş modeli için seçenekler değerlendirildi ve tüm paydaşlar açısından fayda/maliyet analizi yapıldı. Ortaklık yapısı ve işleyiş modelindeki farklı seçenekler için finansal durum projeksiyonları yapıldı. Çok sayıdaki kurumun görüşleri alındı ve değerlendirildi."

Aydın, rapor, görüş ve değerlendirmelerini almak amacıyla BDDK'ya gönderildiğini ve BDDK'nın yönlendirmesini aldıktan sonra somut adımları atmaya başlayacaklarını ifade etti.

Ekonomiyi büyütmeye ve kişi başına düşen milli geliri 20 bin doların üzerine çıkarmaya bankacılık sektörü olarak kararlı olduklarını dile getiren Aydın, bunu yaparken dış dünyadaki gelişmeleri, riskleri ve kredi süreçlerini de doğru değerlendirerek, ülke için en doğru olanı yapmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

"Kredi derecelendirme piyasası oligopol"

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı İlhami Koç ise modern kredi derecelendirmesinin 1980'lerden sonra yaygınlaştığını ve bu kuruluşların son dönemde yoğun eleştiriler aldığını belirtti.

Kredi derecelendirme kuruluşları piyasasının oligopol bir piyasa olduğuna işaret eden Koç, "Esasen iki büyük oyuncu var, bunlar piyasanın yüzde 80'ini oluşturuyor. Diğer büyük oyuncu da girdiği zaman bu oran yüzde 95'e çıkıyor. Ciddi bir oligopol piyasa. Bu piyasadaki bu ana 3 oyuncu esasen tek bir ülke kaynaklı. Dolayısıyla çok merkezileşmiş oligopol bir yapıdan söz ediyoruz." dedi.

Koç, kredi derecelendirme alanındaki kemikleşmiş yapıyı kırmak için gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde birçok girişimin yapıldığını dile getirdi.

Bazı kredi derecelendirme şirketi kurulduğunu ama henüz dünyadaki bu oligopol yapının bozulamadığını vurgulayan Koç, "Üstelik bunların bir kısmı bir araya geldi, bu ülkelerdeki rating şirketleri bir araya geldi, ayrıca hep beraber bir büyük rating şirketi kurdular ancak hala bu kurulabilmiş değil. Bunun sebebi borç verenler bütün eleştirilere rağmen hala bu şirketlere güveniyor." değerlendirmesini yaptı.

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar; inançlara saldırı içeren ve doğru imla kuralları ile yazılmamış,ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.