Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye'ye ilişkin bir raporunda Türkiye ekonomisindeki büyümenin 2014 yılında yavaşlayacağını, 2015 yılında ise toparlanacağını belirtti.

EBRD, Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerin de yer aldığı 'Bölgesel Ekonomik Beklentiler' adlı rapor yayınladı. Raporda, Türkiye ekonomisindeki büyümenin 2014 yılında yavaşlayacağı ancak 2015 yılında toparlanacağı tahmininde bulunarak, "Hala pozitif olan net portföy akımları ve uluslararası pazarlara hem özel hem de kamu sektörüyle erişime devam etmesi ülke ekonomisinin 2013 yılında elverişsiz koşullara dayanıklı olduğunu kanıtladı. Ayrıca bunun yanında, bankacılık sektöründeki güçlü sermaye yapısı devam ediyor ve takipteki krediler düştü” denildi.

Türkiye'de ekonomik aktivitenin 2012 yılında keskin bir yavaşlamanın ardından 2013 yılında tekrar toparlandığı belirtilen raporda, "Yaz aylarındaki siyasi belirsizlikler ve küresel değişimlere rağmen, Türkiye ekonomisi 2013 yılında beklenin biraz daha üzerinde yüzde 4 büyüme kaydetti. Büyüme özellikle özel tüketim ve stoklardaki birikimden kaynaklandı" ifadelerine yer verildi.

 Yılın başından bu yana Türkiye'nin risk priminin artış gösterdiği ve bu durumun kısmen Türkiye'nin yüksek politik belirsizliğini yansıttığı ifade edilen raporda, ihracat talebi ve turizm gelirlerinin Rusya-Ukrayna krizinden dolayı bir miktar kısıtlanabileceği kaydedildi.

"2014 yılında ekonomik büyümenin ocak ayındaki tahmin olan yüzde 3,3'ten yüzde 2,5 seviyesine gerilemesi bekleniyor" ifadelerinin yer aldığı raporda, büyümenin 2015 yılında ise toparlanarak yüzde 3,2 olmasının beklendiğine işaret edildi. 

 Raporda, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) tahvil alımlarını azaltmasının gelişmekte olan piyasalardan yabancı fon akışı üzerinde beklenenden daha fazla baskı oluşturmasının en büyük aşağı yönlü risk olduğu kaydedilirken, Türkiye'nin kısa vadeli sermaye çıkışlarından etkilenebileceği bildirildi.

Ayrıca raporda Rusya-Ukrayna geriliminin, Türkiye'nin büyüme görünümüne yüksek etki yapmasının beklenmediği ancak krizin daha da derinleşmesi, özellikle de petrol fiyatlarını yükseltmesi durumunda büyümede aşağı yönlü bir risk teşkil edebileceği bildirildi.