Çip sektörü dünyanın geleceğini nasıl tehdit ediyor?
Çip endüstrisinin bıraktığı devasa karbon ayak izi nedeniyle küresel ısınmayı artırıyor. Çevre dostu cihazlarda dahi kullanılmak zorunda olan çiplerin üretimi için milyonlarca litre su harcanması gerekiyor.
Silikon çiplere olan talebin son yıllarda artışa geçmesi, yarı iletken endüstrisini devasa karbon ayak izi bırakma sorunuyla karşı karşıya bıraktı.
Akıllı telefonlardan televizyonlara ve rüzgar tribünlerine kadar neredeyse her elektronik alette kullanılan çiplerin, küresel ısınma için tehdit oluşturduğu görüldü.
Çiplerin elektrikli araçlar, güneş enerjisi panelleri ve rüzgar tribünleri gibi çevre dostu araçlarda da kullanılması endüstriyi bir tür paradoksa sürüklüyor.
Çip üretiminin günde milyonlarca litre su ve enerji gerektirmesi iklim krizi için tehlike oluşturan nedenler arasında gösteriliyor.
Çip endüstrisi iklim krizinin odağında yer alırken dünyanın en büyük çip üreticisi olan ve Apple gibi dev şirketlere çip tedarik eden Tayvan Yarı İletken Üretim Şirketi (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company), 2050’ye kadar sıfır emisyonlu üretime geçeceğini duyurdu.
Şirketin başkanı Mark Lui, çevre dostu çalışmaları genişletmek istediklerini ve endüstriyi düşük karbonlu olarak sürdürülebilir kılmak istediklerini belirtti.
ÇİP ÜRETMEK İÇİN TONLARCA SU KULLANILIYOR
Karbon salınımını azaltmanın çip endüstrisi için çözülmesi büyük bir sorun olarak görüldüğü aktarıldı. Greenpeace’in verilerine göre, Tayvanlı şirket ülkenin elektriğinin yaklaşık yüzde 5’ini kullanırken bunun 2022’de yüzde 7.2’ye yükselmesi bekleniyor.
Ayrıca şirketin 2019’da 63 milyon ton su kullandığı belirtildi. Aynı yıl Tayvan’da son 50 yılın en kurak döneminin yaşanması şirketi çiftçilerle su tüketimi konusunda karşı karşıya getirdi.
Çip endüstrisine olan talep üzerine Avrupa Birliği (AB), global çip pazarında 2030’a kadar payını yüzde 20’ye yükseltmeyi planlayan yasal düzenlemeyi kabul etti. ABD’de de 5 yıl için yarı iletken endüstrisine 52 milyar dolarlık yatırım yapılması planlandı.
Bu durum 2030’a kadar karbon salınımını yarıya indirmek ve 2050’ye kadar sıfıra indirmek isteyen AB ülkeleri ve ABD için ülkelerin iklim kriziyle ilgil ulaşmak istedikleri hedeflerle ilgili çelişkili bir durum oluşturuyor.
Öte yandan sürüdürülebilir yöntemlerle çip üretimine geçilmesinin ve sektördeki büyük şirketlerin ilk adımı atmasının diğer üreticileri de harekete geçirmesi umut ediliyor.
Dünyada aynı zamanda çiplere talebin çok fazla olmasının da üreticinin uzun vadeli hareket etmesini zorlaştırdığı düşünülüyor.