Değişim beklenmiyor
Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında kısa vadeli faizlerde herhangi bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor.
Merkez Bankası'nın 7 Haziran genel seçimleri sonrasında bir koalisyon hükümeti mi kurulacağı yoksa erken seçime mi gideceği yönündeki siyasi belirsizliğin devam ettiği bir ortamda gerçekleştireceği ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında kısa vadeli faizlerde herhangi bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor.
Reuters'ın 18 katılımcı ile gerçekleştirdiği ankette tüm katılımcılar TCMB'nin 23 Haziran'da sonuçlanacak toplantıda politika faizi, faiz koridorunun alt ve üst bandı ile Piyasa Yapıcı (PY) bankalara tanınan borçlanma faiz imkanını sabit tutmasını bekliyor.
TCMB faiz koridorunun alt bandı olan gecelik borçlanma faizini yüzde 7.25, poliitka faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 7.5, koridorun üst bandı olan gecelik borç verme faizini yüzde 10.75, piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranını ise yüzde 10.25 seviyesinden tutuyor.
“TL üzerinde çok akut bir değer kaybı baskısı yok”
Enflasyon görünümü ve seçim sonrası TL'deki değer kaybına bakıldığında TCMB'nin faiz artırımı yoluyla şimdikinden daha sıkı bir para politikası izlemesi gerektiğini söyleyen Finansbank Başekonomisti İnan Demir, "Ancak TCMB için bir politika değişikliğine geçmek için henüz erken. Seçim öncesine göre zayıflamış olsa da şu anda TL üzerinde çok akut bir değer kaybı baskısı yok, bu da TCMB'ye nefes alma imkanı veriyor. Genelde TCMB'nin faiz silahını kullandığı dönemler TL üzerinde değer kaybı baskısının şiddetlendiği dönemler. Öte yandan TCMB muhtemelen önümüzdeki dönemde siyasi gelişmelerin nasıl şekilleneceğini ve TL'nin buna tepkisinin ne olacağını, genel olarak makroekonomik büyüklüklerin nasıl değişeceğini görmek isteyecektir" dedi.
MB sınırlı etki yaratan bazı adımlar atmıştı
Genel seçimin tek parti hükümeti döneminin 13 yılın ardından sona erdiğini göstermesi ve yeni hükümetin kurulma sürecine ilişkin belirsizlikle, seçimin hemen ardından TL dolar karşısında ve sepet bazında tarihi zirvesini test etmiş, 2 ve 10 yıllık gösterge faizler 50 baz puanın üzerinde yükselmişti.
TL'de görülen bu sert değer kaybı karşısında TCMB sınırlı etki yaratan bazı adımlar attı. Önce döviz depo faiz oranlarında artışa giden, likiditeyi bir miktar sıkılaştıran ve döviz satım ihalesinde miktarı uzun bir aradan sonra ilk kez 60 milyon dolara çıkaran TCMB, ardından dolar cinsi tutulan zorunlu karşılıklara, rezerv opsiyonlarına ve serbest hesaplara uyguladığı faiz oranını yüzde 0.14'ten yüzde 0.15'e yükseltti.
Belirsizliğe bağlı kur baskısı artarsa…
Mevcut durumda TCMB'nin bir süre daha faizleri koridorun tavanından geçirip, döviz satım ihalelerine devam etmesini bekleyen Demir, "Eğer hükümet kurulması senaryoları erken seçim yönüne doğru evrilirse, zaten enflasyon bu senenin başındaki olumlu petrol fiyatı konjonktürüne rağmen yüksek, bir de siyasi belirsizlik senaryosunda oluşacak kur baskısı TCMB'yi tepki vermeye zorlayacaktır diye düşünüyorum" dedi.
YORUM YAZ