Depremden kaçan Mersin'e gitti, kentte sağlık riski doğdu
Yıkıcı depremlerin ardından bölgeden yaşanan yoğun göç, Mersin başta olmak üzere çevre illerdeki barınma, altyapı ve sağlık hizmetlerini de tehdit ediyor.
Mersin, 13,5 milyonluk nüfusun yaşadığı deprem bölgelerinden en fazla göçü alan şehir olurken, artan büyük göç, şehri olumsuz etkilemeye başladı. 400 bini resmi olmak 1 milyona yakın göç aldığı belirtilen şehrin nüfusu bir anda 3 milyona çıkarken, kentteki yayla ve yazlık evler de doldu. 1+1 dairelerin bile kiralarının 10 bine TL’ye çıktığı Mersin’de, artan nüfus nedeniyle sağlık sorunları oluşabileceğinden endişe ediliyor. Konuya dikkat çeken şehir plancıları, özellikle yazlıklarda kanalizasyon sisteminin olmamasının artan göçle birlikte sağlıkta tehdit oluşturabileceğine işaret etti.
Mersin’e destek verilmeli
ekonomim.com'un haberine göre Mersin’in bağlı olduğu TMMOB Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, şehre gelen göçün etkileri ve çözüm önerileri üzerine konuştu. Kentteki nüfusun, gelen göçle birlikte sürekli artmaya devam ettiğini kaydeden Kafalı, “Öncelikle kentin sağlık altyapısı güçlendirilmeli. Çünkü şu anda yoğun göçün olduğu yazlık bölgelerinde çoğunlukla kanalizasyon altyapısı yok. Ya foseptik çukur var ya da doğrudan denize veriliyor. Bu durum da kentte sağlığı ciddi şekilde tehdit edecek” uyarısında bulundu. Gelen göçün niteliğine de bakılması gerektiğine işaret eden Kafalı, “Bunların ne kadarı bölgede yazlık sahibi. Gerçekte barınma ihtiyacı olanlar kimler. Bu bilinmezlikler de tespit edilmeli. Buna göre muhtemelen depremzedelerin geçici olarak kalabilecekleri yapılar inşa edilmeli” dedi.
Konteyner kentler şehirden kopuk olmamalı
Bu yapıların da şehirden kopuk yelerde olmaması gerektiğini aktaran Kafalı, şöyle konuştu: “Kentle ilişkisi olan yerlerde kurulmalı. İşsizlere iş sağlanmalı. Ucuz yemek imkanları artırılmalı. Aksi takdirde asayiş problemleri başlayabilir. Mersin aynı zamanda turizm geliri olan bir şehir. Turizm sezonu yaklaşıyor. Bu göç problemi kontrol edilmezse sorunlar da olabilir.” Ancak belediyenin bu sorunları kendi imkanlarıyla çözmesine imkan olmadığını da vurgulayan Kafalı, merkezi hükümetin de kente afet desteği vermesi gerektiğini belirtti. Depremzede insanlarımızın acil bir barınma ihtiyacı olduğunu ifade eden TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gencay Serter, “Kalıcı konutlar hepimizin isteği. Ancak konut eşittir kent gibi bir yanılgı oluşmaya başladı. Kent aynı zamanda içinde ekonomik, kültürel ve eğitim aktiviteleri ve altyapısıyla bir bütün. Kentin ayağa kaldırılması ancak bütün bu sektörlerin toptan ayağa kaldırılmasıyla mümkün olacak. Dolayısıyla insanların yaşamlarını sürdürecekleri bir kurgu yaratmak önemli. Bunun için de kalıcı konutlar yapılana kadar deprem bölgelerinde ilk etapta acilen konforlu, planlı çadırkent ve konteynerlar oluşturulmalı. Buradaki insanların işlerine ve eğitimlerine devam etmeleri sağlanmalı. Böylece kentte çalışan nüfusun diğer bölgelerde işsiz nüfus olmasının önü kapatılacak ve bulundukları kentte daha hızlı iyileşme imkanı bulacaklar. Diğer türlü topyekûn ülke ekonomisinde sıkıntı oluşacak.”
30 bin TL’ye çıkan kiralar var
Mersin’inin zaten yurtdışından ve Türkiye’den göç alan bir cazibe merkezi konumunda olduğunu ifade eden Mersin Emlakçılar Odası Başkanı Mehmet Sinan Canpolat da, “Ayrıca depremin yaşandığı şehirlerdeki insanların kentte çok sayıda akrabaları var. Bu nedenle çok sayıda kişi burayı tercih ediyor. Resmi olarak 400 bin kişi Mersin’e göç etmiş durumda. Resmi olmayanı da göz önünde bulundurduğumuzda 1 milyona varan göç aldığımızı tahmin ediyoruz” dedi. Bu sayınında da yüzde 10 ila 15 arasında artan su tüketiminden ölçüldüğünü aktaran Canpolat, “Kentin trafiği tıkanmış durumda. Mersin’in 33 plakası dışında çok sayıda plaka görüyoruz” dedi.
Rus ve Ukraynalı sayısı 300 bin
Bu nedenle ev fiyatlarının da artış gösterdiğini belirten Canpolat, “Zaten Akkuyu Nükleer Santrali nedeniyle Rusya’dan 2 ila 3 bin arasında bir personel Türkiye’ye gelmişti. Ama şu anda santralde çalışsan sayısı 30 ila 35 bine çıktı. Ayrıca Rusya ve Ukrayna savaşı nedeniyle de 200 ile 300 bin arasında Rus ve Ukraynalı geldi. İkliminin de uygun olmasından dolayı da Hataylılardan çok fazla göç aldık” dedi.
Bu durum nedeniyle bazı sahiplerinin fahiş artışlara gittiğini söyleyen Canpolat, düne kadar 3 bin TL olan 1+1’lerin kiraları 7-8 bin TL’lere, 4-5 bin lira olan 2+1’ler 10 bin liralara, 15 bin olan 3+1’ler 25 bin ila 30 bin bandına dayandı. Depremzedeler ne yazık ki bu tür fırsatçı ev sahiplerinin artışlarıyla karşılaştı. Artışların 4 merkez ilçesi dahil 13 ilçenin tamamında yaşandığını da kaydeden Canpolat, “Özellikle sayfiye bölgesi olan Mezitli, Kargıpınarı, Erdemli, Silifk e, Tarsus, Anamur’a kadar uzanan alanda daha ciddi artışlar gözlendi. Zaten buralarda Ruslardan dolayı mülk sahipleri yazlıklarını kiraya vermeye başlamışlardı. Şimdi depremzede vatandaşlarımız da gelince ciddi bir fahiş fiyat artışı yaşanmaya başladı” diye konuştu.
Ev ayarlanmayan vatandaşların, spor salonlarında, otellerde, pansiyonlarda ve fuar alanlarında barınma imkanı sunulduğunu söyleyen Canpolat, ancak eve geçmek isteyen depremzeden 1+1 için10 bin liraya yakın kira istendiğini kaydetti. Kira böyle olunca depremzedelerin eve geçmelerinin çok zor olduğunu aktaran Canpolat, normalde kışın atıl durumda olan 100 bine yakın yayla evlerinin de dolduğunu söyledi.
Mehmet Sinan Canpolat, bu nedenle nasıl ki Elazığ afet bölgesine dahil edildiyse, Mersin’in de afet bölgesinden etkilenen il statüsüne dahil edilmesini talep ettiklerini kaydetti. Canpolat, diğer türlü şehrin de göç nedeniyle Mersin’de ayrı bir deprem yaşanacağı uyarısında bulundu.
Temel sorun barınma
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Mersin Şube Başkanı ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Emlak Komitesi Başkanı Ümit Mete de, kentin ağırlıklı Hatay olmak üzere 1 milyona yakın depremzede göç aldığını söyledi. Şehirde zaten öncesinde fahiş fiyatlar olduğunu aktaran Mete, “İlk dönemlerde 6 bin liralık evi 20 bine kiralayanlar oldu. Temel sorun barınma olunca ne yazık ki çocuklar açıkta kalmasın diye insanlar bu paraları ödediler. Sektör olarak çok üzüldük. Buna karşın sektördeki arkadaşlarımız buna tepki göstererek hizmet bedeli alamdan uygun imkanlarla barınma imkanı sunmaya çalışıyor. Ancak şu anda konut bulamada sıkıntı yaşıyoruz” dedi.
“Konteyner kentler, en az 2 yıl barınacak şekilde kurulmalı”
Uludağ’daki endemik türlerle alakalı çalışmaları ile tanınan Prof. Dr. Gönül Kaynak, “Uludağ habitat ve tür çeşitliliği konusunda Avrupa’nın birçok büyük ülkesinden daha iyi konumda. 140 Türkiye endemiğinin yer aldığı bölgede sadece Uludağ’da yaşayan 33 tür var. Bunların yanı sıra 16 nadir türe de ev sahipliği yapan bir alandan bahsediyoruz. Uludağ’da yerleşim alanının artmasının yaratacağı olumsuzluklardan etkilenmesi muhtemel popülasyonu kritik seviyede olan 16, tehlikeli seviyede 19 tür yaşıyor. Uludağ birçok kuş ve yılan türünün de üreme alanı. Ekosistemin en tepesinde olan bu canlıların varlıkları diğer canlılar için de önemli” ifadelerini kullandı.
Yüksek kiraya cezalar kesiliyor
Mehmet Sinan Canpolat, yüksek kira artışa yapanlara yönelik olarak Maliye Bakanlığı, Valilik ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı, ilçe başkanlarıyla birlikte hareket ederek bu ev sahiplerine karşı savaş açtıklarını söyledi. Canpolat, şu anda denetim yaparak, evini yüksekten kiraya verene ve buna aracılık eden meslektaşlarına da cezalar verilmeye başlandığını duyurdu.