Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq, Biden'ın seçimi kazanmasına nasıl tepki verecek?
Joe Biden'ın Olası İkinci Döneminden Borsalar Nasıl Etkilenecek?
Amerikalılar önümüzdeki dört yıl boyunca ülkenin liderliğini belirlemek üzere yaklaşık 7 ay sonra yapılacak seçimde oylarını kullanmaya hazırlanıyor. Siyasetin birçok yönü Wall Street'ten kopuk gibi görünse de, Washington, D.C.'den kaynaklanan ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından yürürlüğe konan mali politika kararları, şirket karlarını ve ABD ekonomisinin genel sağlığını önemli ölçüde etkileyebilir.
Yaklaşık 2.500 delegenin katılımıyla devam eden ön seçimlerde, mevcut başkan Joe Biden Demokrat Parti'nin muhtemel adayı olarak ortaya çıkıyor. Biden'ın 20 Ocak 2021'de 46. başkan olarak göreve başlamasından bu yana, Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq Composite sırasıyla %28, %36 ve %22 gibi önemli kazançlar elde etti. Özellikle, her üç büyük hisse senedi endeksi de yılın başından bu yana rekor seviyelere ulaştı.
Ancak, Joe Biden'ın olası bir ikinci döneminin borsada bir gerilemeyi tetikleyip tetiklemeyeceği konusunda bazı ciddi spekülasyonlar var.
Biden'ın Kazanmasının Borsalar Üzerindeki Etkisi
Başkanlık seçiminin sonucu ne olursa olsun, Wall Street her dönem olduğu gibi bu dönem de bazı zorluklarla boğuşuyor. Joe Biden Kasım ayında zafer kazanırsa, önerilen politikalar ve makroekonomik faktörlerin bir kombinasyonu Dow Jones Industrial Average, S&P 500 ve Nasdaq Composite'i potansiyel olarak sarsabilir.
Yatırımcılar açısından özellikle endişe verici olan, Biden'ın hisse senedi geri alım vergisini %1'den %4'e çıkarma önerisi. Bu yüzde artış oranı mütevazı gibi görünse de, 2023 yılında yaklaşık 800 milyar dolar değerinde adi hisse senedi geri satın aldığı tahmin edilen S&P 500 şirketlerini bu kararlarından veya bunun devamından caydırabilir. Tedavüldeki hisse sayısını azaltan hisse geri alım programları, istikrarlı veya artan net geliri olan işletmeler için hisse başına kazancı (EPS) olumlu yönde etkileyebilir. Geri alım vergisinin dört katına çıkarılması bu tür programların cazibesini azaltarak EPS büyümesini yavaşlatabilir.
Buna ek olarak Başkan Biden, en az 1 milyar dolar kar elde eden işletmeler için mevcut %15 olan kurumlar alternatif asgari vergi oranını %21'e yükseltmeyi hedefliyor. Biden ayrıca, ABD'nin en yüksek kurumlar vergisi oranını %21'den %28'e çıkarmayı da teklif etti. Bu önlemler potansiyel olarak şirketlerin inovasyon, işe alma ve satın alma harcamalarını azaltabilir.
Biden'ın politika önerilerinin ötesinde, bazı parasal göstergeler ve resesyon tahmin araçları, ikinci bir Biden döneminde potansiyel ekonomik zayıflığa işaret ediyor ve bu da büyük hisse senedi endeksleri için önemli düşüşlere dönüşebilir.
ABD M2 para arzının tüm zamanların en yüksek seviyesinden %2'nin üzerinde düşmesi, 150 yılı aşkın bir süredir nadir görülen bir durum, Conference Board'un Öncü Ekonomik Endeksi ve New York Federal Rezerv Bankası'nın resesyon olasılığı ölçümü gibi diğer tahmin araçlarıyla birleştiğinde, Biden başkanlığındaki ekonomik manzaraya ilişkin endişeleri artırıyor.
Her ne kadar 20 Ocak 2025'ten sonra Oval Ofis'te kim olursa olsun borsanın düşme ihtimali göz ardı edilemeyecek olsa da, tarihsel veriler sabırlı yatırımcılara güven verebilecek alternatif bir bakış açısı sunmaktadır.
Demokratik Başkanlıklar Altında Hisse Senedi Performansına İlişkin Tarihsel Görüşler
Tarihsel olarak, borsa hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi başkanlar döneminde pozitif yıllık getiriler elde etmiştir. Ancak 1945'ten bu yana endeksler Demokrat başkanlar döneminde Cumhuriyetçi başkanlar dönemine oranla daha iyi performans gösterdi.
Bağımsız finansal araştırma şirketi CFRA Research'ün 2020 yılında yaptığı analiz, Demokrat başkanların S&P 500'de yıllık %11,2'lik bir getiri sağladığını, Cumhuriyetçi başkanların ise bu oranın %6,9 olduğunu ortaya koyuyor. Bill Clinton ve Barack Obama gibi önemli Demokrat yönetimler kendi dönemlerinde etkileyici yıllık kazançlar elde etmişti.
Başkan adaylarının bütçe teklifleri nedeniyle piyasada zaman zaman yaşanan çalkantılara rağmen, tarihsel eğilimler bu tür olayların kısa ömürlü olduğunu göstermekte. Başkanlık dönemlerinin ötesinde piyasa eğilimlerinin daha geniş bir incelemesi, borsanın uzun vadede dayanıklılığını daha da güçlendiriyor.
Bespoke Investment Group ve Crestmont Research tarafından yapılan bir araştırma, S&P 500'ün tarihsel dayanıklılığını vurgulamaktadır. Araştırmaya göre 1900 yılından bu yana 20 yıllık dönemlerin tamamı pozitif toplam getiri sağlamış durumda. Bu istikrarlı büyüme, siyasi ortamdan bağımsız olarak uzun vadeli bir yatırım stratejisi olarak S&P 500 takip endeksine sahip olmanın güvenilirliğinin altını çizmektedir.
Sonuç olarak, Joe Biden'ın ikinci döneminin hisse senedi piyasaları üzerindeki potansiyel etkisi belirsizlikler içerse de, tarihsel eğilimler uzun vadeli yatırımcılara güvence sunmakta ve Demokrat liderlik altında Wall Street'te servet birikimi için fırsatlar olduğunu göstermekte.
Kaynaklar: Reuters,The Motley Fool, Yahoo Finance