Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq üzerinde "vaatler" ve FED baskısı artıyor
ABD Başkan Adaylarının Vaatleri ve Fed'in Ekonomiye Artan Müdahalesi Piyasalarda Belirsizlik Yaratıyor
ABD başkan adayları Kamala Harris ve Donald Trump’ın ekonomik vaatleriyle yeni bir mali yük oluşturma ihtimali, Federal Rezerv'i piyasalara daha fazla müdahalede bulunmaya zorlayabilir. ABD Merkez Bankası'nın (Fed), son çare olarak finansal sisteme sağladığı destek, giderek piyasalarda olağan bir işlem gerekliliği haline geliyor. Fed’in bu rolü, Hazine piyasalarında artan nakit ihtiyacı ile daha fazla dikkat çekmeye başladı.
Son olarak, 30 Eylül'de piyasalarda yaşanan nakit sıkışıklığında, Fed'in kurduğu Daimi Repo İmkânı (SRF) adlı fonlama mekanizması, 2,6 milyar dolarlık bir kredi talebiyle karşılandı. SRF, bankaların Hazine tahvilleri gibi teminatlar karşılığında borçlanmalarına olanak tanıyarak piyasadaki nakit açıklarını kapatmayı hedefliyor. Ancak, finans sektöründeki uzmanlara göre, bu sıkışıklık piyasalarda yapısal bir eksikliği işaret ediyor. ABD'deki yaklaşık 28 trilyon dolarlık Hazine piyasasının çok büyüdüğü ve bankaların bu işlemleri yürütmekte zorlandığı belirtiliyor.
Analistlere göre, bu durum ABD'nin büyüyen bütçe açıkları ile daha da kötüleşebilir. Örneğin, bir mali araştırma kuruluşu, Trump’ın vergi ve harcama planlarının on yıl içinde ABD bütçesine 7,5 trilyon dolarlık ek bir açık yükleyeceğini, Harris’in planlarının ise bütçeye 3,5 trilyon dolarlık ek maliyet getireceğini tahmin etti. Bu artan bütçe açıkları, Fed’in ekonomiye müdahalelerinin sürebileceğine dair endişeleri artırıyor.
Piyasa uzmanları, merkez bankasının piyasalara müdahale alanını genişletme ihtimalini tartışıyor. Öneriler arasında bazı finansal işlemlerin merkezi takasa geçilmesi, borçlanma olanaklarının genişletilmesi ve SRF işlemlerinin gün içinde daha erken başlatılması yer alıyor. Ancak Fed’in piyasalara giderek artan müdahalesinin COVID-19 sonrası dönemde olduğu gibi, varlık balonları gibi istenmeyen sonuçlara yol açabileceği de belirtiliyor.
Stanford Üniversitesi finans profesörü Darrell Duffie, bu müdahaleleri “finansal sisteme zarar veren ciddi bir sorun” olarak nitelendirdi. Duffie, finansal sistemin likidite talebini karşılayabilecek şekilde yeniden tasarlanması gerektiğini savunuyor.
Fed, piyasalardaki artan stres ve Hazine piyasasında yaşanan yapısal sorunlar hakkında yorum yapmaktan kaçındı. Ancak, Fed'in piyasalara daha fazla müdahale etmesi gerektiği her geçen gün daha net hale geliyor. ABD'nin artan bütçe açıkları ve yoğun borçlanma takvimi, Fed’i mali otoritelerden bağımsız hareket edemeyen bir konuma itiyor. Bu durum, özellikle gelişen piyasalar için daha büyük bir risk oluşturuyor.
New York Üniversitesi Stern School of Business’ta ekonomi profesörü olan Viral Acharya, Fed'in bu pozisyonunu bir gelişmekte olan piyasalar ekonomisi gibi yorumladı ve artan açıkların yanı sıra özel borçlanma taleplerinin piyasalarda ek bir baskı yarattığını ifade etti. Acharya, “Merkez bankaları bir yandan likidite krizleriyle mücadele ederken, diğer yandan da üç-dört alanda birden yangın söndürmek zorunda kalıyor” dedi.
Son Çare Olarak Merkez Bankası Müdahalesi
Merkez bankalarının son çare olarak müdahalesi, 19. yüzyılda ekonomist Walter Bagehot tarafından ortaya atılmış ve bu rolün finansal panik anlarında piyasaları rahatlatması gerektiği savunulmuştu. Fed, bu rolü üstlenmek için 1913’te kurulduğundan bu yana finansal piyasalara birçok kez müdahalede bulundu. 2008 mali krizinden sonra ise Fed, piyasalarda kalıcı bir aktör haline gelerek destek fonlarını genişletti. SRF ise 2019 yılında piyasalarda yaşanan ani faiz artışlarının ardından, nakit akışlarını dengede tutmak amacıyla kurulmuştu.
SRF, birkaç yıl boyunca atıl durumda kalsa da, 30 Eylül’de görülen nakit sıkıntısıyla yeniden devreye girdi. Ancak piyasa kaynakları, bu sıkıntının likidite eksikliğinden ziyade bilanço kısıtlamalarından kaynaklandığını öne sürdü. Uzmanlar, bazı bankaların bilançolarında yük yaratmamak amacıyla çeyrek sonlarında piyasadan çekildiğini ve bu işlemleri sermaye giderlerini azaltmak için gerçekleştirdiklerini söyledi. Bankaların yıl sonunda repo piyasalarındaki kapasiteyi düşürmeleri de likidite sıkıntılarını tetikleyebilir.
Duffie, SRF üzerinden daha fazla borç alınmamasının likidite eksikliğinden ziyade bankaların sermaye kısıtlamalarından kaynaklandığını belirtti. Analistler, Fed’in artan müdahalesinin piyasalarda ahlaki tehlike yaratabileceğinden endişe ediyor. Acharya, “Piyasa, Fed’in her an orada olduğunu düşünüyorsa, neden kendi likidite riskini yönetsin?” diyerek bu durumu eleştirdi.