Enflasyona karşı altın mı, Bitcoin mi?
Yatırımcılar, "Enflasyona karşı altın mı yoksa bitcoin mi almalıyız?" sorusuna yanıt arıyor. Parasının satın alma gücünü korumak isteyenler, daha muhafazakar davranarak altına yöneliyor.
Dünya'nın haberine göre bir süredir çokça duyduğumuz soruların başında geliyor: Enflasyona karşı altın mı almalıyız yoksa Bitcoin mi? Aslında altın ve Bitcoin’in iki farklı yatırımcı çeşidini ifade ettiği gün gibi ortada. Bu sorunun cevabı tartışmasız altın.
Her ne kadar bir süredir gözden düşmüş gibi görünse de kripto paraların misli misli kazançlar sağladığı düşünüldüğünde “neden Bitcoin” değil refleksini duyabilirsiniz. Fakat sorulan sorunun kendisi zaten cevabı da işaret ediyor.
Altın eşittir koruma içgüdüsü
İlk kaygısı enflasyona karşı korunma güdüsü olan bir yatırımcının öncelikli motivasyonunun aslında parasının satın alma gücünü korumak olduğu aşikar. Yani daha fazla risk alıp da parasını birkaç katına çıkarmak değil. Hal böyle olunca da bu yatırımcı kategorisinin muhafazakar bir yatırımcı olduğunu anlamak çok zor olmuyor. Altın fiyatları ons bazında 1998 yılından bu yana geçen 24 yılın sadece 6’sında zararda kapanmış. Hiçbir zaman 4 yıl art arda zarar ettirmemiş.
Bitcoin eşittir bağımsızlık hayali
Fakat Bitcoin söz konusu olduğunda artık bütün dünyada kullanılan kavram özellikle Z kuşağıyla birlikte “finansal bağımsızlık” kavramı. Bu da paranın satın alma gücünü korumaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu kavram, zengin olmayı, parasını birkaç misli katlamayı, bunu sürdürülebilir kılıp finansal olarak sabit bir ücretle yaşama zorunluluğundan kurtulup seçeceği işlerde bile zorunluluklardan kurtulmayı anlatıyor.
Haliyle bu yatırımcı profili yüksek getiri için yüksek risk almayı göze alabiliyor. Kripto para yatırımcılarının borsadaki hisse senedi yatırımcı sayısının 2-3 katına bu kadar kısa sürede ulaşabilmiş olmasının altında da bu motivasyon yatıyor.
Fakat elbette getiri potansiyelinin yüksekliği beraberinde riskin yüksekliğini de getiriyor. Bitcoin’in tarihi zirvesinden bu güne kadar yatırımcılarını yüzde 50 zararla kapattırdığı bir süreç de var. Sinirleri kaldırmayıp elindeki kripto parayı satan için bırakın finansal parayı eldeki paranın yarıya indiği bir düşüş. İşte riskin boyutu da bu düzeyde. Bu nedenle eğer soru “Finansal bağımsızlığımı kripto paralar ile nasıl elde ederim” olsa bile eldeki paranın tamamıyla değil bir bölümüyle bu riski almak en mantıklı yöntem gibi görünüyor. Aynı şey hisse senetleri söz konusu olduğunda da geçerli.
İdeal bir portföy dağılımı
Ortalama bir yatırımcının eğer bu işi profesyonel birilerine bırakmayacaksa yapabileceği portföy dağılımının, yüzde 100 altın, yüzde 100 kripto para, yüzde 100 hisse senedi olmaması gerektiği açık. Koruma amaçlı altın, mali yapısı güçlü, krizlerden bile güçlenerek çıkabilen, fiyatı da hala finansal performansına yansımamış şirketlerin hisse senetleri ve finansal bağımsızlığa katkı sağlayacak yüksek getiri potansiyeli için de kripto paraların, bir sepet içerisinde yatırıma yönlendirildiği portföy en akıllıca taktik olarak öneriliyor. Elbette eldeki paranın tamamının yatırıma yönlendirilmemesi, bir kısmının ister döviz bazlı ister TL bazlı olarak nakitte tutulması ise her türlü negatif senaryoya karşı bir hamle imkanı sağlayabilir.