Yatırımcıların Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın iktidarını ve alışılmışın dışındaki ekonomi politikalarını üçüncü bir on yıla uzatabileceğine dair beklentileri nedeniyle Salı günü Türkiye piyasalarındaki çöküş derinleşti.

Reuters'ın haberine göre Erdoğan'ın Pazar günkü cumhurbaşkanlığı yarışında beklentileri boşa çıkararak %50 barajının biraz altında kalması ve 28 Mayıs'taki ikinci tur oylama öncesinde muhalefetteki rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'nun önüne geçmesinin ardından bankacılık hisseleri ve devlet dolar tahvilleri ikinci günde de değer kaybetti ve Türk borçlarına sigorta yaptırmanın maliyeti daha da yükseldi.

TS Lombard'ın gelişmekte olan piyasalar makro stratejisi genel müdürü Jon Harrison, "Piyasalar şimdi muhtemelen bir önceki yönetime geri döneceğimiz ve Batılı fon yöneticileri açısından Türkiye'yi neredeyse yatırım yapılamaz hale getiren politikaların devam edeceği gerçeğine tepki veriyor" dedi.

Seçimler öncesinde yapılan kamuoyu yoklamaları Kılıçdaroğlu'nu önde gösterirken, yatırımcılar Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ın TL'yi desteklemek için harcadığı maliyetli çabalar da dahil olmak üzere bazı ekonomi politikalarını çöpe atmasını bekliyor.

Analistlerin son bir yıl içinde Türk yetkililer tarafından giderek daha fazla yönetildiğini söylediği lira, Mart ayında 19,744 ile gün içi rekor düşük seviye olan 19,80'den çok da uzak olmayan 19,724'e dokunduktan sonra yeni bir rekor kapanış seviyesi daha belirledi.

Daha uzun vadeli, dolar cinsinden devlet tahvilleri sabit gelirli piyasalarda en büyük düşüşü yaşarken, önemli şirket ve bankacılık sektörü tahvilleri de geriledi.

Hükümetin 2045 vadeli tahvili 3 sent düşerek dolar başına 71 sentten işlem gördü. Devlet borcunun temerrüde karşı sigortalanmasının fiyatını gösteren beş yıllık kredi temerrüt swapları, Pazartesi günkü kapanışa göre 19 baz puan artışla 653 baz puana yükseldi ve Cuma günkü seçim öncesi seviyenin 161 baz puan üzerine çıktı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, siyasi ve ekonomik belirsizliğin en azından seçim sonrasına kadar devam edeceğini ve seçim sonrasında Türkiye'nin "B"/Negatif kredi notuna ilişkin odak noktasının politika bileşiminin "daha güvenilir ve tutarlı hale gelip gelmeyeceği" olacağını söyledi.

Yatırımcıların "risk primi" eklendiğinde ülkenin faiz oranlarının nerede olmasını beklediklerine dair kaba bir rehber olan Türkiye'nin faiz oranı takas forwardları, seçim öncesi %40'ın üzerindeki seviyeye kıyasla, bir yıl içinde %27 civarında fiyatlanıyor.

Seçim öncesindeki hafta %26 yükselen bankacılık hisseleri Salı günü %8'in biraz altında kapanarak (.XBANK) iki günlük kayıplarını yaklaşık %17'ye çıkardı.

Yapı Kredi, İş Bankası ve Akbank hisseleri %9'dan fazla değer kaybetti.

Madencilik şirketi Koza Madencilik ve çelik üreticisi Kardemir %10'arlık artışlarla BIST-100 endeksinin en iyi performans gösteren şirketleri arasında yer aldı.

Pazartesi günü %6,1 düşüş kaydeden İstanbul borsa endeksi (.XU100) %2 artışla kapandı. Yine de, bazıları daha fazla aşağı yönlü baskı olabileceği konusunda uyardı.

SEB Bank'ın gelişmekte olan piyasalar baş stratejisti Erik Meyersson bir notunda, "Sürdürülebilir olmasa da devam eden sermaye kontrolleri ve etkili döviz müdahaleleri, Türk varlık fiyatlarının en kısa vadede daha az dalgalanması anlamına gelmelidir" diye yazdı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bununla birlikte, mevcut politika ortamının sürdürülemezliği, en kısa zaman ufkundan daha uzun bir süre için son derece olumsuzdur ve bir yıl içinde Türk varlık fiyatlarında keskin bir ayarlamayı göz ardı edemeyiz."