Eski Merkez Bankası Başkanı Ağbal'dan enflasyon hatırlatması
Eski Merkez Bankası Başkanı Ağbal, görevden alınmadan önce 5 Mart’ta yazdığı 'Kalıcı fiyat istikrarı için kararlı ve öngörülebilir para politikasının önemi' başlıklı yazısını bir kez daha paylaştı.
Cumhurbaşkanı kararıyla 20 Mart 2021 tarihinde görevden alınan eski Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'dan, Para Politikası Kurulu'nun (PPK) önümüzdeki perşembe günü yapılacak toplantısı öncesi dikkat çeken bir Twitter paylaşımı geldi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bünyesindeki araştırmacı ve uzmanların analiz ve yorumlarını içeren blog Merkez'in Güncesi'ndeki 'Kalıcı fiyat istikrarı için kararlı ve öngörülebilir para politikasının önemi' başlıklı yazısını tweet atan Ağbal, yazıyı görevden alınmadan önce 5 Mart’ta kaleme almıştı.
Ağbal, Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararı alması beklenen toplantısı öncesi paylaştığı yazısında, "Para politikasındaki sıkı duruşu, yüzde 5 hedefini elde edene kadar sürdüreceğiz. Hedefe ulaşmakla da yetinmeyecek, enflasyonda bu seviyenin kalıcılığını sağlamak için gerekeni yapacağız. Özetle, bu stratejimizin geçici değil, orta vadeli bir strateji olduğunu ve hedeflerimize ulaşana kadar kararlılıkla uygulanacağının altını çizmek isteriz" mesajını vermişti.
Ağbal'ın 'Kalıcı fiyat istikrarı için kararlı ve öngörülebilir para politikasının önemi' başlıklı yazısı şöyle:
"Toplumu bir arada tutan yegâne unsur olan güven; güçlü bir ekonominin de temelini oluşturur. Güven duyulan bir ekonomide beklentiler iyileşir, yatırım ve istihdam artar, toplum refaha kavuşur.
Güven, ekonomi yönetiminin temel kurumlarından biri olan merkez bankaları için de büyük önem taşır. Para politikasına güven duyulduğunda daha etkin olur, beklentileri iyileştirme gücü artar. Bu çerçevede, bir merkez bankasının amacına ulaşmak için atması gereken ilk adım ekonomik aktörlerin para politikasına güvenmesini sağlamaktır. Görevini başarıyla yerine getiren bir merkez bankası istikrarlı ve üretken bir ekonominin kapısını açar. Kısacası güven veren, fiyat istikrarına odaklanan bir para politikası uzun vadede toplumsal refahın anahtarlarından biridir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak bizim en önemli önceliğimiz, temel görevimiz olan fiyat istikrarını sağlamak ve bunu kalıcı hale getirmek. Güven veren bir para politikası uygulayarak bu amaca ulaşmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü kalıcı fiyat istikrarı; sürdürülebilir büyüme için, toplumun refahı için, daha adil gelir dağılımı için ve daha fazla istihdam için bir ön koşuldur. Amacımıza ulaştığımızda paramız hak ettiği değere kavuşacak; üretenler, emek verenler, ekonomiye can verenler kazanacak. Böylece, geleceğe güvenle baktığımız, daha çok ürettiğimiz, daha çok kazandığımız, güçlü ve istikrarlı ekonomiyi tam anlamıyla pekiştirmiş olacağız.
Güven veren bir para politikasının, kalıcı fiyat istikrarını ve uzun vadede müreffeh bir ekonomiyi beraberinde getireceğine inanarak yeni bir yola çıktık. Kasım ayı başından itibaren para politikasında güven inşa etmeyi amaçlayan bir paradigma değişimine gittik. Merkez Bankası Başkanlığına geldiğim günden bu yana attığımız tüm adımlar, para politikasındaki bu paradigma değişimini desteklemek ve güven tesis etmek amacıyla atıldı. Tüm bu adımlarla tek bir amaca ulaşmayı hedefliyoruz: Kalıcı fiyat istikrarı.
Bu hedef doğrultusunda bugüne kadar pek çok önemli adım attık.
Yolumuza öncelikle fiyat istikrarı amacına ve enflasyon hedeflemesi rejimine bağlılığımızı vurgulayarak başladık. Para politikasında, şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde iletişimi güçlendirme taahhüdü verdik.
Ardından Kasım1 ve Aralık2 ayında aldığımız kararlarla enflasyona yönelik riskler nedeniyle güçlü bir parasal sıkılaşma yaptık. Bunu yaparken, para politikasında daha sade bir operasyonel çerçeveye geçtik ve tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılacağını kamuoyuna duyurduk. Bununla beraber zorunlu karşılık sisteminde de daha sade bir yapıya geçtik3.
Ocak ayında sıkı parasal duruşumuzu korurken bu duruşun uzun bir müddet sürdürüleceğini ve gerekirse ilave faiz artışı yapılabileceğini belirterek sözle yönlendirmede bulunduk. Bu süreçte yaptığımız açıklamalarda ise mevcut enflasyon riskleri karşısında bu yıl içinde faiz indirimini uzun bir süre gündeme almamızın mümkün görünmediğini belirterek sözle yönlendirmemizi belirgin bir şekilde güçlendirdik.
Bu dönemde ayrıca, şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde adımlar attık. Örneğin, Ocak ayının başından itibaren swap verilerini internet sitemizde yayımlamaya başladık. Şeffaflığı artırma yolundaki bu hamlemizi Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi tablosunu haftalık olarak yayımlamaya başlayarak devam ettirdik. Ayrıca, para politikasının tepki fonksiyonunu hangi koşullarda, ne yönde, hangi stratejik ölçütler ve göstergeleri esas alarak uygulayacağımızı da kamuoyu ile açık ve net bir şekilde paylaştık. Bu kapsamda yüzde 5 enflasyon hedefine ulaşana kadar gerçekleşen/beklenen enflasyon oranı patikası ile para politikası faiz oranı patikası arasındaki düzeyi güçlü bir dezenflasyonist denge gözeterek oluşturacağımızı ve bu dengeyi sürekli koruyacağımızı ifade ettik4.
Serbest döviz kuru rejimine bağlılığımızı teyit ettik. Kurların düzeyini ya da yönünü belirleme amaçlı döviz alım ya da satım işlemi yapmayacağımızı duyurduk5.
Önümüzdeki dönemde de güven odaklı para politikası aracılığıyla fiyat istikrarına ulaşma yolunda emin adımlar atmaya devam edeceğiz.
2021 yılı sonunda enflasyonun yüzde 9,4 seviyesine düşmesini hedefliyoruz; ancak bu konudaki risklerin de farkındayız. Bu nedenle sıkı para politikamızı sürdürürken bir yandan da tüm paydaşlarımızı içeren etkin bir iletişim yaklaşımı ile politikalarımızın etkisini artırmayı hedefleyeceğiz. Para politikasındaki sıkı duruşu, yüzde 5 hedefini elde edene kadar sürdüreceğiz. Hedefe ulaşmakla da yetinmeyecek, enflasyonda bu seviyenin kalıcılığını sağlamak için gerekeni yapacağız. Özetle, bu stratejimizin geçici değil, orta vadeli bir strateji olduğunu ve hedeflerimize ulaşana kadar kararlılıkla uygulanacağının altını çizmek isteriz.
Sermaye girişlerinin istikrarlı ve güçlü bir hale gelmesi, yurt içi yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi ile birlikte döviz alım ihaleleri yoluyla rezervlerimizi artıracağız. Şartlar oluştuğunda, buna yönelik planımızı da açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşacağız.
Merkez Bankası olarak her ne kadar kararlı olsak da bu konuda toplumun her kesiminin desteğine ihtiyacımız var. Bu zorlu yolculuğumuzda tüm paydaşlarla eş güdümlü çalışmak bize önemli katkı sağlayacaktır.
Mali disiplinin kararlı bir şekilde sürdürülmesi büyük önem taşırken, hukuk ve ekonomi alanındaki yapısal reformların da beklentiler yoluyla dezenflasyona destek vereceğini düşünüyoruz.
Diğer yandan, dezenflasyon sürecine genel kamuoyunun vereceği desteğin de önemli olduğunu düşünüyoruz. Toplumda fiyat istikrarı bilincinin oluşması bizim için çok kritik. İş dünyası temsilcileri, sivil toplum örgütleri, ekonomistler, akademisyenler gibi paydaşlarımızla iletişimimizi artırarak toplumda fiyat istikrarı bilinci oluşmasına gayret ediyoruz. Bu çerçevede, son dönemde iş dünyası temsilcilerinin yaptıkları destek açıklamalarını çok önemsiyoruz.
Yakın dönemde iletişim politikasının öncelikli hedeflerinden biri, fiyat istikrarının öneminin ve bu doğrultuda uygulanan politikaların tüm paydaşlara anlatılması ve enflasyonla mücadele konusunda toplumsal bir farkındalık yaratılması olacak. Bu kapsamda tüm iletişim araçlarını bütüncül bir yaklaşımla kullanacağımız ve tüm paydaşlara ulaşan kapsamlı bir iletişim planı hazırlıyoruz.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı olan 2023’te yüzde 5 enflasyon hedefimize ulaşmak için toplumun her bir ferdinin bizlere desteği çok önemli.
Bundan sonra da Merkez Bankası uygulamakta olduğu doğru politikaları devam ettirerek tüm ekonomik aktörlerin güvenini kazanmak için çalışacak, böylece kalıcı fiyat istikrarını sağlayarak toplumsal refaha eşsiz bir katkı sağlayacak.
Kalıcı fiyat istikrarı, ekonomimize inanan, güvenen insanları koruyacak; paramızı hak ettiği değere kavuşturacak ve bunun sonucunda da hepimiz geleceğe güvenle bakacağız. Bunu başaracağımıza inanıyorum."