Gül, Buldan, Babacan ve Davutoğlu'dan "Gezi davası" tepkisi

Gül, Buldan, Babacan ve Davutoğlu'dan "Gezi davası" tepkisi

Türk siyasetinin önemli isimleri Gezi Davası kararına tepki gösterdi

A+A-

1638 gündür cezaevinde tutulan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildiği Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ekmekçi’nin 18 yılla cezalandırılıp tutuklanmasına Türkiye siyasetinin önemli isimlerinden de tepki geldi. 

T24'ten Murat Sabuncu'ya basın ofisi aracılığı ile açıklama yapan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şunları söyledi:

"Kavala ve arkadaşlarıyla ilgili karar kamu vicdanını çok derinden yaraladı. Beni de çok üzdü. Bu dava yargılama süreci açısından da ileride utanılacak bir yargılama süreci olarak anılacaktır.

Osman Kavala gibi servet sahibi bir insan hoş vakit geçirmek yerine insanlık meseleleriyle uğraşmasının bedelini ödüyor, bu çok acı. Yargıtay kararına kadar bu insanların hapiste olması çok çok üzücü, vicdanları yaralayıcı bir durum.

 Türkiye için de inanılmaz yük oldu bu karar. İnsan hakları ve hukuk uygulamalarının zaten çok sorgulandığı dönemde, Türkiye’ye kötülük yapmak isteyenler ancak bu kadar zarar verebilirlerdi. Milyonlarca dolarlık Türkiye aleyhtarı bir kampanya yapmak isteseler, zaten imajı bozuk olan Türkiye’yi dünya kamuoyunda ancak bu kadar olumsuz gündeme getirebilirdi."

Mahkeme heyetinden birinin AKP listelerinden milletvekili aday adayı olması durumu

"AİHM içtihatlarının yargı sürecinde dikkate alınmamış olması hem kabul edilemez hem de çok üzücü. Parçası olduğumuz modern dünyadan ne kadar kopuk olduğumuzu göstermesi açısından da ayrıca utanç verici.  Türkiye’nin tekrar demokrasiye dönmesi, insan haklarını da güncelleyecek şekilde çaba sarfetmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları yönüne evrilmesi gerekirken bu karar şok edici ve yük oldu. Kavala’nın ve tutuklanan diğer isimlerin içeride çekeceği eziyet çok acı. En az onun kadar, çelişkili yargılama süreçlerine tanık olmuş bu davanın Türkiye’ye kaybettirdiklerini görmek de acı.

Hâkim konusuna gelince. Doğrusu bu davada, daha önce aday olmuş ve seçim kampanyasına katılmış bir hakimin kendisinin bu davadan gönüllü olarak çekilmesini beklerdim. Mesleğine hakimlik kariyeriyle başlayıp öyle kıdem alan hakimlerin bu davada karar verici durumda olması tartışmalara fırsat vermezdi."

Ben o gün Gezi olayını AK Parti açısından olumlu bir ilerleme olarak görmüştüm. Faili meçhuller için değil çevre için itiraz eden Chicago’daki Londra’daki gibi eylemler. Ortadoğu ülkelerinin problemlerini değil gelişmiş ülkelerin problemlerini yaşıyor olmanın bir göstergesi. Problemlerimiz bile gelişmiş ülkelerin problemlerine benzemeye başlamıştı. O gün oradaki insanlarla diyalog kurup, anlaşarak çok kolay bir uzlaşmayla çıkmak mümkünken, aşırı müdahaleler neticesinde uzun dönem uykuda olan  illegal örgütlerin uyanmasına, harekete geçmesine ve vandallıklarına  fırsat verildi. "

Buldan: Topluma gözdağı

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Gezi Parkı Davası'ndan çıkan cezaları "topluma verilen bir gözdağı" olarak nitelendirirken, "Ortada bağımsız bir yargı yok, hukuk hiç yok, bir düşman hukuku bile kalmamış durumda. AKP'nin ele geçirip yönettiği mahkemelerin kendileri de yargılamaları da kararları da asla hukuki değildir, siyasi kararlardır, siyasi mahkemelerdir, bu yapılan duruşmalar siyasi duruşmalardır" dedi. 

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, Kuzey Irak'ta başlatılan Pençe-Kilit Harekâtı konusunda iktidara tepki gösterirken, "AKP Genel Başkanı geçen hafta yaptığı konuşmada, 'bu operasyondan tek rahatsız olan HDP'dir' dedi. Bu sözler aynı zamanda savaş politikalarına karşı çıkmayan siyasal muhalefetin içine düştüğü durumu ortaya çıkarmaktadır. İktidar olarak siz gayet rahat olabilirsiniz ama biz savaş politikalarınızdan kesinlikle rahatsızlık duyuyoruz" diye konuştu. 

Muhalefete çağrı yapan Buldan, "İktidarın çatışmacı, yayılmacı politikalarına karşı ses çıkarmayan siyasal muhalefetin de tutumunu gözden geçirmesi, iktidarın ömrünü uzatacak politikalara hizmet etmekten bir an önce kaçınması gerekir. Halkın beklentisi budur. Ortak geleceği konuşmak istiyorsanız, savaş politikalarına karşı durmanız, barışın yanında yer almanız gerekiyor" ifadelerini kullandı. 

Babacan: Büyük haksızlık hepimizin vicdanını yaralamıştır

Eski bakan ve başbakan yardımcısı, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gezi Davası'nda mahkemenin iş insanı Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi'ye 18’er yıl hapis cezası verilmesine tepki gösterdi.

Haziran 2013’teki Gezi eylemleri sırasında başbakan yardımcısı olan ve davada "müşteki" sıfatıyla yer alan Babacan, Twitter'dan Gezi Davası kararına ilişkin olarak yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

"Osman Kavala'ya ve diğer sanıklara yapılan büyük haksızlık hepimizin vicdanını yaralamıştır. Alınan kararın hukuki hiçbir açıklaması yoktur. Ülkemizi öfkeye ve kine teslim etmeyeceğiz. Demokratik hukuk devletinde özgürce yaşayacağız." 

Babacan, 18 Kasım 2020’de davada "müşteki" sıfatıyla yer almasına yönelik eleştiriler hakkında "Gezi Parkı davasında savcı, tek taraflı olarak bütün bakanları mağdur olarak değerlendirmiş. Davacı değilim, müdahil değilim. Daha önce açıkladım; mağdur da değilim" demişti.

Davanın müştekisi Davutoğlu isim veremeden eleştirdi

Eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, isim vermeden Gezi Parkı Davası'nda çıkan kararı eleştirirken, "Yargı siyasi güce değil, siyasi güç adalete dayanmak zorunda" dedi. 

Haziran 2013'teki Gezi eylemleri sırasında Dışişleri Bakanı olan ve davada "müşteki" sıfatıyla yer alan Davutoğlu, Gezi Davası'nda iş insanı Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, 7 kişiye de 18'er yıl hapis cezası verilmesini isim vermeden eleştirdi.

Twitter'dan paylaşım yapan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Uzun tutukluluk süreleri ile adaleti örselerseniz, çelişkili kararlarla hukuku hiçe sayarsanız verdiğiniz hükme saygı kalmaz. Yargı siyasi güce değil, siyasi güç adalete dayanmak zorunda. Yargının içerde ve dışarda itibarını tesis etmek, demokratik siyasetin en temel önceliğidir." 

İlgili Haberler