Hayat sigortalarına olan talepte dikkat çeken yükseliş
Hayat sigortalarına olan ilgide yükseliş yaşanıyor.Sigorta müşterisi önceliği kasko ve konut sigortasına verirken, deprem gerçeği hayat sigortalarının da önemini ortaya koydu. Ocak ve şubat ayları toplamında hayat sigortalarına olan talepte artış gözledi
Depremin ardından sıra zararların telafisine gelince devreye sigorta sektörü girdi. Binaların yıkılması zorunlu deprem sigortası ve konut sigortalarını, yıkılan binaların altında kalan otomobiller kasko sigortasını gündeme getirdi.
Hayat sigortası branşı her zaman diğer branşların gerisinde kalmasına rağmen depremle birlikte ön plana çıktı. Türkiye'de hayat sigortası, genelllikle kredi kullanımında yaptırılan bir poliçe. Deprem bölgesindeki rakamlar da bunu ortaya koydu. Deprem bölgesinde toplam 1,7 milyon hayat poliçesi bulunuyor.
Ancak bunların yüzde 90'ı banka kredili hayat sigortaları. Yani vefat edenlerin hayat sigortaları öncelikle kredilerin kapatılması için kullanılacak, artan miktar mirasçılarına verilecek. Normal koşullarda yaptırılan hayat sigortaları vefat halinde sigortalının mirasçılarının hayatını devam ettirmelerini sağlarken, sakatlık gibi durumlarda sigortalının mağduriyetini önlüyor.
Hayat sigortası tehlikeli hastalıklar riskini de kapsıyor. Bu durumda sigortalıya finansal destek sağlanıyor. Hayat poliçesinde ana teminat vefat teminatı. Bunun dışında kaza hastalık sonucu maluliyetler, kaza sonucu tedavi masrafları, tehlikeli hastalıklar teminatları da bulunuyor.
İki ayda yüzde 109 artış
Türkiye Sigorta Birliği, sektörde faaliyet gösteren şirketlerin ilk iki aylık verilerini açıkladı. Buna göre iki ayda sigorta sektöründe toplam prim üretimi 66 milyar lira olarak gerçekleşti. Hayat branşında ise toplam prim üretimi 7,1 milyar lira oldu.
Geçen yılın aynı döneminde prim üretimi toplamda 27,4 milyar lira, hayat branşında ise 3,4 milyar lira olarak gerçekleşmişti.
Hayatta geçen yıla göre artış oranı yüzde 109, reel değişim ise yüzde 34,7 oldu. "Hayat sigortası branşında, risk farkındalığı ve geleceğe dair finansal süreklilik kaygısının hem risk teminatı sağlayan hem de birikim özelliği olan ürünler açısından destekleyici etkisi izlendi" diyen Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay geçen yılki toplam üretimi hatırlatıyor.
Hayat sigortası toplam prim üretimi 2022 yılsonu itibarıyla 30,2 milyar TL olarak gerçekleşirken, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 73,5 oranında büyüme sağlanmıştı.
Birikimli hayat sigortalarının toplam prim üretimi içerisindeki payı yüzde 28,3 seviyesinde gerçekleşti. Hayat sigortası sektörünün 2023 yılına hızlı başladığına da dikkat çeken Atalay "Kuruluşumuzun ana amacı bu acı günlerde oluşan kaybı bir nebze olsun telafi ederek, müşterilerimizin yanında olmaktır.
Deprem, salgın gibi doğal felaketler sonrası toplumun sigorta bilincinde bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Hem maddi hem de manevi yönden hepimizi etkileyen bu tür afetler sonrasında oluşan bu bilincin artarak devam edeceğini öngörüyoruz" diyor.
"İşverenlere de önemli görev düşüyor"
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Murat Atalay, hayat sigortasının önemini şöyle anlatıyor: Hayat sigortası ürünleri deprem felaketleri neticesinde kişilerin karşılaştıkları sakatlık ve maluliyet gibi durumlarda kendisini, yaşam kaybı durumlarında da geride kalan sevdiklerini finansal açıdan güvence altına aldı. Bunun yanı sıra, kredi sahibi olan kişilerin kredi borçları hayat sigortası ürünleri ile karşılandı.
Bu tür büyük afetlerde, bireyleri en azından finansal anlamda destekleyen sigortaların kıymetini daha net anlıyoruz. Toplumumuzdaki bu bilincin gelişmesi ve korunması için sigorta şirketlerine büyük rol düşüyor.
Sigorta ürünlerini her birey için ulaşılabilir kılmak, farkındalık yaratmak ve çeşitli yaşam evrelerinin ihtiyaçlarına yönelik hayat sigortaları ürünleri sunmak sigorta şirketlerinin öncelikleri arasında yer almalı.
Toplumun her bir ferdi olarak önümüzdeki dönemde bu yaşadıklarımızı unutmadan gerekli önlemleri almak ve evimizi, arabamızı sigortaladığımız gibi hayatımızı da sigorta güvencesi altına almamızın faydalı olacağını düşünüyoruz.
Diğer taraftan, bu tip afetler sonucu çalışanlarının ve ailelerinin yaşayacakları zararları asgari düzeye indirmek açısından işverenlerin de üzerine önemli bir görev düştüğüne; kurum çalışanları için grup hayat/grup ferdi kaza gibi sigorta poliçeleri yaptırmayı ihmal etmemeleri gerektiğine inanıyoruz.