Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın belgelerini açıkladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "yurt dışına milyonlarca lira kaçırdığını" iddia ettiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "İspat et, istifa ederim" çıkışına yanıt verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "yurt dışına milyonlarca lira kaçırdığını" iddia ettiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "İspat et, istifa ederim" çıkışına yanıt verdi. Mann Adası'nda kurulan bir off - shore şirkete Erdoğan'ın eniştesi, dünürü, eski özel kalem müdürü ve oğlu tarafından on milyonlarca dolar aktarıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, canlı yayında swift kodlarının da yer aldığı birtakım banka dekontlarını gösterdi. Erdoğan'a yönelik çağrısında "Haysiyetli bir adamsan gereğini yap" dedi.
Erdoğan'a "Ne yerlisin, ne millisin" diye seslenen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Şimdi diyecekler ki, 'Bu belgeler bilmem kim falan ajan verdi' Bunların tamamı bankaların resmi kayıtlarıdır, sadece Türkiye’de değil, o şirketlerde de kayıtları var. Hiç sağa sola kaçmaya gerek yok. Nokta."
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları sırasında salondan "Tayyip istifa" sesleri yükseldi.
Erdoğan, "Saçmalığın dik alası" demişti
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Erdoğan - Kılıçdaroğlu polemiğine ilişkin olarak dün (27 Kasım 2017) yaptığı açıklamada "Cumhurbaşkanı pür dikkat izlesin" ifadesine yer vermişti. Erdoğan ise, Kılıçdaroğlu'nun elinde herhangi bir belgenin olmadığını vurgulayarak "Enişteye, dünüre girmek saçmalığın dik alası, müfterilere meydanı bırakmayalım" diye konuşmuştu.
"Önerge verdik, reddedildi"
Başbakan Binali Yıldırım'ın oğullarının adının, "Paradise Papers" olarak adlandırılan belgelerde yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Vergi vermemek için vergi cennetlerinde şirketler kuruyorlar. Binali Bey, 'araştırılsın' dedi. Önerge verdik. Anında reddedildi" dedi.
"Tahir Elçi'nin failleri hâlâ bulunamadı"
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısındaki açıklamalarına, iki yıl önce Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'yi anarak başladı. Kılıçdaroğlu, "Fail hâlâ bulunamadı. Faili meçhul cinayetler yakın tarihimizin kara sayfalarıdır. Dileriz katilleri bir an önce bulunur ve yargı önüne çıkar" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
CHP’li olan olmayan herkes dikkatle dinliyor bu grup toplantısını. Ancak önce izin verirseniz bir iki konuya kısaca değineyim. Birisi Tahir Elçi. 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare’nin önünde basın toplantısı yaptı ve ayrılırken bir kurşunla hayatını kaybetti. Faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Söz verdiler bulacağız diye. Her taraf polis dolu, kamera kaynıyor. 2017. Fail hala bulunamadı. Faili meçhul cinayetler yakın tarihimizin kara sayfalarıdır. Dileriz katilleri bir an önce bulunur ve yargı önüne çıkar.
Hafta sonu Antalya’daydım. Belediyelerimizin açılışlarına katıldım. Turizmciler ve muhtarlarla özel toplantı yaptım. Daha sonra pazar günü yaşanan yağış ve hortum dolayısıyla yaşanan seraları gezdim, vatandaşlarla görüştüm. Çünkü sorunu yaşayan insan bize derdini anlatmalıydı. Hepsi dertli. “Biz kimseye yalvarmıyoruz, bir şey beklemiyoruz. Hakkımızı istiyoruz” diyorlar. “Bize getirip yardım, bağış vs. değil, gelsinler seramızı yapsınlar, parasını öderiz” diyorlar. Veraset yoluyla parçalanan araziler dolayısıyla şikayetleri var. Biz bir çalışma yapacağız ve Tarım Bakanı’na sunacağız.
"Adıyamanlılara, Bitlislilere, Malatyalılara sesleniyorum..."
Finike’de bazı evler oturulamaz haldeydi. Kadınlar geldi anlattılar. Belediye başkanlarımıza “Her biriniz bir evi yapacak, diğerleri de oturma takımı alacak” dedim. Söz verdik mi yaparız. Tıpkı asgari ücret 1.500 lira dedik. Belediyelerimizde yaptık. Yapacağız, kimse endişe etmesin. Tütün üreticilerinin derdini dile getirmiştim. Adıyaman’da üreticiler yürüyüş yapmak istediler. Efendim, provokasyon diye polis, özel harekat ve jandarma müdahale etti. Kabahat talimat verenlerde. Kimsenin camı çerçevesi inmedi, arabası zarar görmedi, sataşma olmadı. Ellerinde sadece Türk bayrağı ve tütün var. Orantısız bir müdahale oldu. Buradan bütün tütün üreticisi kardeşlerime sesleniyorum. Adıyamanlılara, Bitlislilere, Malatyalılara sesleniyorum. Senin tütün hakkını koruyacak partinin adı CHP’dir. Bunu sakın unutma. Emeğin, alın terinin değerini veren partinin adı CHP’dir. Bunu sakın unutma.
Ve tabii eğitimcilerle de toplantı yaptık. Anneler, çocuklar sizin çocuklarınız, bizim çocuklarınız. Çocuklara sahip çıkmak, benim de sizin de göreviniz. Neredeyse her saat değişen eğitim sistemine ben de, siz de isyan edeceksiniz. Ne zaman? Sandığa gittiğinizde. Unutamayacakları bir dersi çocuklarımız adına vermeliyiz. Bazı rakamlar vereyim size. 2016-2017 eğitim öğretim döneminde 1 milyon 897.524 çocuk okula gidemedi. Bunların okumaya hakları yok mu? Neden devlet sahip çıkmıyor? Ankara’daki çocuklar kendi çocuklarına sahip çıkıyorlar çünkü. Vatandaş yarın sandıkta bunun hesabını sana soracak.
"Ankara’daki beylerin çocukları, vergi vermemek için her türlü dümeni çeviriyorlar"
Sevgili anneler, babalar. İlkokulların yüzde 31’i birleştirilmiş sınıflarda ders veriyor. 1,2,3,4. sınıflar aynı sınıfta, aynı anda. Veya bölünüyorlar, 1,2 ayrı, 3,4 ayrı. 21’inci yüzyıldayız. 15 yılda derslik sorununu nasıl çözemezsin. Özel okullara aktarılan para 1 milyar 164 milyon lira. Çocuğunu okula gönderirken harçlık veremeyen babaya sesleniyorum. Bir sandviç parası veremeyen anneye sesleniyorum. Senin çocuğuna bunlar sahip çıkmadılar. Ama özel okullara para aktardılar. 1 milyar 164 milyon lira. Yani 1 katrilyon 164 milyar lira eski parayla. Senin okulunun temizliğini sen yaparsın. Camı kırılır sen yaparsın ama özel okullara bu kadar kaynak aktarıyorlar. 817.799 öğrencimiz taşımalı sistemli 11.900 merkeze taşınıyor. Öğretmen mi yok, var. Niye taşımalı sistem? Nerede çocuk varsa okul olmalı. Nerede okul varsa öğretmen olmalı. 15 yılda yapamadılar. Sözüm söz. En geç 4 yıl içinde yapacağız. Bakın şimdi 1998’den rakam vereyim. MEB bütçesinin yüzde 30’u yatırıma gidiyordu. 2002’de 17’si, yeni bütçede yüzde 8,6’sı gidiyor yatırıma. Çocuklarımıza yatırım yapmayan hükümet olabilir mi? Ankara’daki beylerin çocukları ayrı okullara gidiyorlar; ayrı yerlerde şirket kurup vergi vermemek için her türlü dümeni çeviriyorlar. Bu Ankara’dakilerin çocuklarını bütün Türkiye’ye tanıtacağım.
"Yurt dışındaki faiz lobisine 15 yılda 145 milyar dolar para ödediler"
Öğretmene gelelim. 15 yıllık bir öğretmenin aylığı 3 bin 40 lira net. 1’in 4’ü 3 bin 144. Emekli olunca daha da düşüyor. Boğazımızı keseceğiz gerekirse, öğretmene maaş olarak vereceğiz. Öğretmenler için ne yapacağız? Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkaracağız. Öğretmenler devlet memuru kanunundan çıkacak, özel kanunları olacak. Gözde bir meslek olacak, maaşı iyi olacak. Bütün emeğini çocuklara verecek. İki öğretmene 3.600 ek gösterge vermek zorundayız, dolayısıyla emekli olunca da iyi alsın. Her 24 Kasım’da birer maaş ikramiye vereceğiz. Bütün öğretmen kardeşlerime sesleniyorum. Görüşünüz ne olursa olsun, benim için en saygın meslek öğretmenlik mesleğidir. Ama ben de o öğretmene sahip çıkmak zorundayım. Bu ülkenin geleceği kimseye değil, öğretmenlere bağlıdır. Ne kadar iyi eğitim verirse gurur duyarız. Diyecekler ki, “Ey Kılıçdaroğlu, söylüyorsun ama para yok para.” Sevgili Erdoğan, para var para. Pul da var. Sevgili Binali Yıldırım, para var, pul da var. Diyecekler ki nerede var? Yurt dışındaki faiz lobisine 15 yılda 145 milyar dolar para ödediler. Öğretmene gelince paramız yok dersin. Ben 145 milyar doları bu memleketin öğretmenine vereceğim. Bu 145 milyar dolar dışarıya ödedikleri. Bir de içeride var. Onlara ne kadar ödediler? 620 milyar lira. Para yok diyorlar. Faiz diye tefeciye var da memura niye yok, öğretmene niye yok, emekliye niye yok, çiftçiye, işçiye niye yok? Artık alın teri döken herkes, artık konuşun.
"Sen beni yıpratamazsın"
Gaziler, memurlar, memur emeklileri, ramazan bayramında, kurban bayramında ikramiye verelim dedik. Onu da reddettiler. Ben senin hakkını savunuyorum, sen de benim hakkımı savunacaksın. Çünkü ben bu ülke için çalışıyorum. Çocuklarım için değil. Gaziler ve şehit yakınları. 15 Temmuz’dan sonra çifte standart oldu. 15 Temmuz şehitleri, gazileri… Bir de terörle mücadelede eksi 30,40 derecede yaralananlar, şehit olanlar ve aileleri ikinci sırada. Dedik bu ayıptır. Ahlaken ayıptır. Bunu düzeltelim dedik. En azından eşit dağıtalım dedik. Bunu da reddettiler. Bütün gazilere ve şehit yakınlarına sesleniyorum. Çifte standardı size dayatan siyasi iradeye karşı çıkın.
Asgari ücretten vergi almayalım dedik, bunu da reddettiler. Şimdi bunlar zaman zaman çarpıtırlar. Mal bulmuş mağribi gibi saldırırlar. Geçmişte Beylikdüzü’nde uyuşturucu merkezi olan bir yeri sosyal tesis haline getirdi. Çocuklar, kadınlar kültürel etkinlikler için bir merkeze dönüştürdüler. Yoksul ailelere “Ekonomideki çarpıklık da kadına yönelik şiddetin sonucudur.” İşte evin beyi aylardır işsizse, parası yoksa, ufak bir tartışmada hıncını eşinden alıyor dedim. Kadınlara kalkan her el insanlığa kalkmıştır. Ben kadına şiddeti savunmadım, savunmuyorum, savunmayacağım. Boşanmalar yüzde 37 arttı. Fuhuş yüzde 790, adam öldürme yüzde 260, çocuk istismarı 780 arttı, uyuşturucu kullanımı yüzde 687 arttı. Benle uğraşıyor, nasıl yıpratırım diye. Sen beni yıpratamazsın.,
"Sen 30 milyar doları nereye harcadın"
Çorum'da 17 Kasım 2017'de bir konuşma yaptım, 21 Kasım 2017'de yine bazı sorular sordum. Okuyorum: Çocuklarının, dünürünün, eniştenin, eski özel kalem müdürünün vergi cennetlerinde kurulan bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiğini biliyor musun dedim. Tık yok. Sonra bir gün gazetelerde Kılıçdaroğlu'na dava açtım. Ne çok korktum. Dava açsan nolur açmasan nolur. Herhalde beyefendi beni dinliyordur; tavsiyem olsun yanına bir doktor al.
İkinci bir sorum var sen gittin dedin ki Suriyelilere 30 milyar dolar para harcadım. Ee bakıyoruz Suriyeliler dileniyor. Sen 30 milyar doları nereye harcadığını açıkla diyorum. Cevabı verilmiş değil.
Erdoğan'ın akrabalarına ait olduğunu iddia ettiği belgeler
Balıkesir'de çık sen bunu ispat et dedi. Tamam edelim. 1 Ağustos 2012 Mann Adası devletinde bir şirket kurulur. Küçücük bir ada. Burada bir şirket kurulur. Belvey limited şirketi. O şirketin kuruluş senedide bizde. Hem Türkçesi noter tasdikli hem de o ülkenin tasdihi var. Bu şirket yönetim kurulu yapar. Tek kişiden oluşur; Sıtkı Ayan. O toplantının tutanakları da bizde. Şirketin sermayesi 1 sterlin, yönetim kurulu bir kişi. Ona ait olduğuna dair. Sıtkı Ayan 15 Kasım 2011'de Kasım Öztaş'da devreder. Bu şirketin bütün kayıtları bizde. Erdoğan bu isimleri tanıyor musun? Enişten 2.5 milyon dolar Belvey şirketine para gönderiyor. 15.12.2012 tarihinde Mustafa Erdoğan 2.5 milyon dolarlık para gönderiyor. Mustafa Erdoğan, 1.250 bin dolar para gönderiyor. 27-12-2011 Osman Ketenci, dünür, 1.250 bin dolar gönderiyor. Mustafa Gündoğan 1.250 bin. Eski Özel kalem müdürü bu. Ahmet Burak Erdoğan, 1.450 bin dolar. Ahmet Burak Erdoğan, 2.300 bin dolar. Diyecekler ki bunların belgesi var mı? Bütün bu paraların swift mesajları elimizde. Bu swift mesajı ne demek? Yurt dışına dolar gönderirken bu mesajla gönderiyorsunuz. Hepsi swift mesajları elimizde. Bankaların dekontları lazım dedim, bu belgeler ajan verdi falan. Bunların tamamı bankaların resmi kayıtlarıdır. Sadece Türkiye'de değil, o gönderdikleri şirketlerinde kayıtlarında var. Haysiyetli bir adamsan gereğini yapacaksın.
"Sen ne yerlisin, ne millisin"
Bana soruyorlar. Bazen diyorlar. “Neden Erdoğan’a bunu söylüyorsun?” Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak Konya Ereğli’de 40 günlük bebek zatürreden öldü. Aralık ayında camı kırıktı. O bebeğin hakkını korumak için söylüyorum. Samsun’da 2,5 aylık Kübra bebek açlıktan öldü. Ben Kübra bebeğin hakkını savunmak için sana soruyorum. Van Gürpınar’da bir baba 16 kilometrelik yolu sırtında çocuğunun cesediyle gitti. Ben onların hakkını savunmak için soruyorum. Devleti yönetenlerin vatandaşlara örnek olması lazım. Kendi çocuklarına başka adalarda şirket kurduracaksın, sonra Kayseri’de meydana çıkacaksın, dolarları bozdurun diyeceksin. Sen ne yerlisin, ne millisin. Sen gayrı millisin. Bütün AK Partili kardeşlerime sesleniyorum. Altınınızı, dolarınızı bozdurun der. Kendisi akraba-ı tahlukatla yurt dışına gider.
Bana istifa etmezsen alçaksın diyor. Ben ispat ettim. Şimdi söyle bakalım alçak kim? Kadın musluğu açınca 5 çeşit vergi verecek. Sen kamyon şoförlerini dinledin mi sevgili Erdoğan? Mazottan alınan vergiyi biliyor musun? Çocukların, eniştelerin, dünürün yurt dışına paraları götürecek, Kılıçdaroğlu ağzına bant çekecek. Ben bunu yapar mıyım? Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Bunun için yapmam. Umarım Sayın Erdoğan doktorun eşliğinde beni dinliyordur, sinirlerine hakim oluyordur. Sevgili Erdoğan, sen Türkiye’yi yönetemiyorsun, felakete sürüklüyorsun. Ben senin bildiğin, haksızlıklar karşısında susan, iki koltuk veririz, sesini keser dediğin adam değilim ben. Bu milletin evladıyım.
Havuz medyasına da seslenmek isterim. Erdoğan’a en büyük kötülüğü siz yapıyorsunuz. Sizde vicdan, ahlak yok mu? Daha görmeden bunlar sahte. Nasıl sahte ya. Bankalarla gidiyor paralar.
İkinci soruma bir cevap gelmedi. Bir daha hatırlatayım. 30 milyar dolar Suriyelilere para harcadığını söylüyorsun. Bu parayı kimin için, ne zaman, nasıl harcadın? 80 milyon adalet istiyor. Adalet için konuşacaksın.
YORUM YAZ