Kuraklık elektrik faturalarını da şişirebilir
Kuraklığın etkisini fazlasıyla hissettirdiği yeni yılda yağışların azlığı, hidroelektrik santrallerindeki üretimi de baltalıyor. Bu durum, elektrik faturalarına yansıyabilir.
Türkiye’de yağışsız girilen kış döneminde Ocak sonu gelmesine rağmen beklenen ölçüde kar ve yağmur henüz görülmedi. Uzun yıllar ülkenin temel elektrik kaynağı olan hidroelektrik santrallerde de su azlığı nedeniyle endişeli bir bekleyiş oluştu. Hidroelektrik Santralları Sanayi İşadamları Derneği Başkanı Fahrettin Arman, EKONOMİ’nin konuya ilişkin sorularını cevapladı. Hidroelektrik santrallerin 2022’de programladıklarından daha düşük seviyede üretim yapmak zorunda kaldıklarını anlatan Arman “Uzun yıllar ortalamasına göre geçen yıl üretim yüzde 46 daha düşüktü. Toplam üretim içindeki hidroelektrik santrallerinin payı yüzde 22’lerde kaldı. Bu sene ise yağış bekliyoruz. Şubat ve Mart’ta yağış olursa diye bakıyoruz. İnşallah Şubat ve Mart’ta yağış olursa, Nisan-Mayıs erime döneminde rezervlerdeki doluluğa bakacağız. Yeniden o zaman bir hesaplama yapılabilir. Ancak şu aşamada 2023’te toplam elektrik üretiminin yüzde 17’leri hidroelektrik santrallerden olabilecek gibi…” dedi.
İşletmelerde finansman sıkıntısı
ekonomim.com'un haberine göre Fahrettin Arman, yağış rejimindeki gelişmeler nedeniyle üretimleri düşen hidroelektrik santrallerin gelirlerinin de azalacağına dikkat çekti. Bu yüzden yaz aylarında HES işleten bazı firmaların finansman sıkıntısı yaşayabileceğini ifade eden Arman “Her projenin özellikleri ayrı. Nasıl yatırım yaptı, finansman koşulları nasıldı ve geri ödemeler gibi konular firmalara özgü ancak sektörün genel olarak finansman yükü taşıdığını, kredi borcu olduğunu söyleyebilirim. Bu özelliklere göre firmalara etkisi olacaktır” diye konuştu.
HES’ler kurulu güçte ilk sırada
Hidroelektrik santraller 2022 sonu itibariyle 31 bin 558 megavat (MW) ile kaynaklara göre en büyük kurulu gücü oluşturuyor. Kurulu güçteki yüzde 30.4’lük payına rağmen HES’lerin üretimdeki payı ise yüzde 20’lere kadar geriledi. Bu fark, Türkiye için en ucuz yenilenebilir enerji kaynaklarından biri sayılan suyun yeterince verimli kullanılamaması ve yağış yetersizliğinden kaynaklanıyor. Türkiye’deki HES barajlarının önemli bir kısmı aynı zamanda sulama amaçlı da kullanılıyor. Bu nedenle istikrarlı elektrik üretimi yapılamaması ve suyun bırakıldığı yüksekliğin de azalması verimliliği düşürebiliyor.
Bu arada Türkiye’de elektrik fiyatları üzerindeki baskılar artıyor. En önemli ucuz ve yerli kaynak olan hidroelektrik üretimindeki olası azalmalar, doğalgaz ve kömür kaynaklı olarak telafi edilecek. Elektrik fiyatlarının kontrolü amacıyla konutlara kıyasla daha az olmakla birlikte elektrik üreten firmalara BOTAŞ teşvikli doğalgaz satıyor. Ayrıca, EPDK’da oluşturulan azami uzlaştırma fiyat mekanizması ile yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrikle kömür ve doğalgaz santralleri satış fiyatı sübvanse ediliyor. Bu sübvansiyonların içinde kur kaynaklı maliyetler de bulunuyor. Kömür ve doğalgazda olası bir fiyat düşüşü olmaması zaten sübvansiyonlu olan sistemi daha da zorlayacak.
HESİAD Başkanı Fahrettin Arman, sektörün kuraklık yanında, yakın zamanda iletim ücretlerine yapılan zamlardan dolayı da ciddi bir ilave yükle karşılaştığını belirtti. İletim ücretlerindeki artışın üretimde zorluklar beklenen bir dönemde firmalar açısından ciddi güçlükler doğurduğunu kaydetti. Arman, “İletim giderlerinde yüzde 150 artış oldu. Bu tarife dolayısıyla şirketler ekstra gideri yönetmeye çalışacak. Beklenmedik oranda bir yükseliş oldu. Bütün bunlar dikkate alındığında, hidroelektrik santraller için sıkıntılı bir dönemin geldiğini, sıkıntının büyük olduğunu söyleyebilirim” dedi.