OECD'nin 2018 için Türkiye enflasyon beklentisi yüzde 12
OECD'nin Türkiye için yayınladığı 2018 ekonomik anket raporunda, ülkeye yönelik olası şoklara değinilerek ekonominin güçlendirilmesi konusunda tavsiyelerde bulunuldu.
OECD tarafından yayınlanan Türkiye 2018 ekonomik anket raporuna göre, kurum, Türkiye ekonomisinin reel bazda olmak üzere 2018'de yüzde 5.1, 2019'da ise yüzde 4.8 seviyesinde büyümesini öngörüyor.
Kurumun 2018 için enflasyon beklentisi yüzde 12 seviyesindeyken, enflasyonun 2019 yılında yüzde 10.6 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Ülkede cari açığın 2018 yılında GSYİH'nin yüzde 5.8'ine tekabül edeceği öngörülüyor. Kurumun beklentisine göre, cari açık, 2019'da GSYİH'nin yüzde 4.3'üne denk düşecek.
Raporda, ayrıca, ülkedeki temellerin güçlendirilmesi, büyümenin yeniden dengelenmesi, banka kredilerinin ve devlet yatırım teşviklerinin dağılımının geliştirilmesi ve refahın artırılması gibi konularda tavsiyelerde bulunuldu.
OECD'nin Türkiye'ye yukarıda bahsi geçen konularda verdiği tavsiyeler şöyle;
Temellerin Güçlendirilmesi
*TCMB'nin bağımsızlığının sağlanması yoluyla para politikasında güvenilirliği yeniden kazanmak. Sözlü yönlendirme ise yetkililerin enflasyon hedefine ne şekilde ulaşmayı planladığına göre yapılmalı
*Her çeyrek, uluslararası standartlara uygun genel bütçe hesapları yayınlanmalı. Ayrıca, hükümetin yarı bütçesel faaliyetlerini ve olası tüm sorumluluklarını içeren düzenli bir Mali Politika Raporu yayınlanmalı
*Mali ve yarı mali politilalar sıkılaşmalı, makro ihtiyati kurallar güçlendirilmeli ve konut kredileri sınırlandırılmalı
*Kredi garanti sisteminin maliyet fayda analizi yapılmalı ve bu sistemin boyutu normalleştirilmeli
Ticareti yapılabilir sektörün sağlamlaştırılması üzerinden büyümenin yeniden dengelenmesi
*Yatırımların öz sermaye finansmanı için şu an zayıf olan ekosistemin gelişmesine yönelik kısıtlamaların tanımlanması adına stratejik bir değerlendirme yapılmalı
*Çeşitli Ar-Ge teşvik düzenlemelerine maliyet fayda analizleri temelli bir yol çizilmeli ve sübvansiyon ve devlet yardımları verimliliği artırılmalı
*Aile şirketleri, standart kurumsal yönetim, profesyonel idare ve finansal şeffaflık geliştirmeleri adına teknik destek ve bilinçlendirme kampanyaları yoluyla cesaretlendirilmeli
*İş teşvikleri düzene konulmalı ve bunlarda istikrar sağlanmalı
-Banka kredilerinin ve devlet yatırım teşviklerinin dağılımının geliştirilmesi
*Fonlama maliyetlerinin düşürülmesi için devlet kurumlarının uluslararası güvenilirliği, mali saydamlığı ve fiyat istikrarı geliştirilmeli
*Yeni Şirket Yasası'nın zorunlu denetim kuralları uygulanmalı. Denetim maliyetleri düşürülürken denetim kalite standartları vergi teşvikleri yoluyla sürdürülmeli
- Refahın artırılması
*Kadınların işgücüne katılımı kolaylaştırılmalı ve erken eğitim ile birlikte çocuk ve yaşlı bakımının kalitesi ve şartları güçlendirilmeli
*Karbon salınımının ek etkileri değerlendirilmeli
*Arazi ve denizlerdeki büyük dönüşümlerin çevre üzerindeki etkileri daha aktif bir şekilde değerlendirilmeli ve yönetilmeli
Aynı raporda, bunların yanı sıra, Türkiye'ye yönelik olası şoklara değinilerek bu şokların olası sonuçları değerlendirildi:
*Makroekonomik güvenilirliğin güçlendirilmemesi durumunda Türkiye, gelişmiş ülkelerin para politikalarını normalleştirmesi karşısında diğer benzer gelişen piyasalardan olumsuz bir şekilde ayrışarak sermaye çıkışlarıyla karşı karşıya kalabilir.
*Orta Vadeli Program'ın risk primleri, kur oranları ve sermaye çıkışları üzerinde yaratabileceği olumsuz herhangi bir etki, finans dışı ve finans sektörlerinde büyümeyi olumsuz etkileyerek gerilimi artırabilir.
*Bölgesel jeopolitik krizlere bağlı olarak turizm gelirleri düşebilir, Tüketici Güveni ve iş güveni olumsuz etkilenebilir ve böylece, toplam tüketim ve yatırımların seviyesi düşebilir.
*Brent petrol fiyatında 10 dolarlık olası bir artış, Türkiye'de cari açık/GSYİH oranını yüzde 0.5 kadar aşağı çekebilir. Böyle bir durumda, dış sürdürülebilirliğe ilişkin zorluklar ve enflasyonel baskılar, daha sert bir hal alabilir.
*Gayrimenkul ve inşaat sektörlerinde yaşanabilecek bir borç krizi, konut fiyatlarını aşağı çekebilir ve mortgage kredili hanehalklarının ve gayrimenkul şirketlerinin ödeyebilirliğini kısıtlayabilir.
YORUM YAZ