Süregelen kuraklık gıda fiyatlarına zam olarak yansıyabilir
Bahar aylarını aratmayan kış mevsiminde yağışlara hasret kalan Türkiye'de yeni bir risk ortaya çıktı. Kuraklığın sürmesi halinde gıda fiyatlarına 'kuraklık' zammı yansıyabilir.
Ocak ayının sonuna gelinmesine rağmen beklenen yağışların gelmemesi ülke genelinde hububattan sebze ve meyveye kadar birçok ürünün rekoltesinde düşüş tehlikesi yarattı.
Kuraklığın arı kolonilerine verdiği zarar nedeniyle bal üretiminin de olumsuz etkilenmesi, mazot fiyatlarından sonra kuraklığın da etkisiyle bal fiyatlarında yeni artışlar bekleniyor.
Her geçen yıl tarımsal kuraklığın daha da derinleştiğini anlatan çiftçi birlikleri, beklenen yağışlar gelse de yetersiz kalabileceğini, bunun da zaten yüksek olan gıda enflasyonunu tetikleyerek fiyatları daha da yukarı çekeceği öngörüsünde bulundu.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, bu yılki kuraklığın hangi ürünü ne kadar etkileyeceğinin henüz bilinmediğini ancak halihazırda kışlık ekimi yapılan ürünlerden buğday, arpa ve mercimek üretiminin olumsuz etkileneceğini anlattı.
“Bu üç üründe yağış olsa bile rekolte azalması gündemde” diyen Suiçmez, “Kar ve yağmurların yeterli yağmaması, barajların dolmaması, yer altı sularının artmaması, sulu tarım da dahil olmak üzere tüm ürünlerde rekolte kayıplarına yol açabilir” dedi.
Ayrıca, yüksek sıcaklığın yalancı bahar etkisi yaratarak meyve ağaçlarının çiçeklenmesine yol açtığını da aktaran Suiçmez, “Çiçek açan meyvelerde ciddi sorunlar yaşanabilir. Kar mutlaka yağacak. O aşamada da erken çimlenen tarla ürünleri ya da meyvelerde don riski ve bundan kaynaklanan verim azalmaları da gündeme gelebilir” diye konuştu.
Tüm bunların gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacağını kaydeden Suiçmez, “Gıda enflasyonunun tek suçlusu kuraklık değil, TÜİK’in açıkladığı girdi endeksi ile tarım ÜFE verileri zaten çok yüksek. Bu, kuraklık olmasa da gıda fiyatlarının yüksek kalmaya devam edeceğini gösteriyor. Kuraklık, gıdada oluşacak arz açığı nedeniyle yeni fiyat artışlarını tetikleyecek” değerlendirmesinde bulundu.
TZOB’a bağlı Gaziantep Şahinbey Ziraat Odası’nın Başkanı Ali Çolak ise, ocak ayında yağmayan yağmurlardan dolayı yer altı sularının zenginleşemediğini, bu yüzden açık alanlarda yetiştirilen domates, biber, patlıcan, salatalık ve fasulyenin ekim alanlarında daralma riski olduğunu anlattı.
Çolak, “Ekim alanları azalması da market fiyatlarının yükselmesi demek” diye konuştu.
Ocak ayında neredeyse hiç yağış alamadıklarını söyleyen Çolak, “Gaziantep genelinde şu ana kadar metrekareye düşen yağış 130-150 kilo civarında. Normalde 350-320 kilo olması gerekiyordu” dedi.
“Fırat’ın 100 metre yanındaki asırlık fıstık ağaçlarımız kurumaya yüz tutmuş” diyen Çolak, şu öneride bulundu:
“Çiftçi kendi imkanlarıyla Fırat Nehri’nden su alamıyor. Devletin bir an önce bir proje yaparak Fırat’ın suyunu tüm illerin arazi ile buluşturmasını talep ediyoruz.”
Yaşanan kuraklık, çiftçiyi tarlalarına gübre atıp atmaması konusunda da ikilemde bırakıyor.
Yağmur yağmazsa atılan gübrenin işe yaramayacağını, aksine ürünü yakabileceğini söyleyen Çolak, “Çiftçiler oldukça tedirgin. Gübre atıp verimi artıralım derken zarar edecek diye korkuyor” diye konuştu.
Çiftçinin yaşadığı gübre ikileminin Adana’da da baş gösterdiğini anlatan Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Engebeli arazilerde geçen hafta buğday tarlalarına gübre atıldı ancak yağış olmayınca ‘gübre boşa gitti’ endişesi oluştu” dedi.
Doğan, henüz bir zarar oluşmasa da buğday ve ayçiçek ekiminin riske gireceğini anlattı.
Her iki üründe de henüz bir kayıp oluşmadığını söyleyen Doğan, gelecek hafta beklenen yağışlar gelmezse buğday üretiminin, şubat ve mart ayında beklenen yağışın olmaması durumunda ise ayçiçek üretiminin riske gireceğini ifade etti.
Sozcu.com.tr’ye bilgi veren Türkiye Arı Yetiştiriciliği Merkez Birliği (TAB) Genel Başkanı Ziya Şahin ise, kuraklığın arı kolonileri üzerinde olumsuz etkileri olduğunu anlattı.
Türkiye’de arıcılığın yüzde 80-85’inin gezginci koşullarda yapıldığını, bu yüzden de mazot fiyatlarının yüksekliğinden dolayı olumsuz etkilendiklerini kaydeden Şahin, ciddi bir kuraklığın olduğunu, bunun da arıcılara zarar ettireceğini dile getirdi.
Bunun da fiyatları önemli ölçüde etkileyeceğini ifade eden Şahin, şöyle devam etti:
“Geçen sene haziran ayında bir kilo balın maliyeti 78 TL iken, şu an 90-95 TL. Kuraklığın etkisiyle arı kolonilerinde yaşanacak ölümlerle zararımız artacak. Belki beklenen yağışlar yağar ve kuraklığın olumsuz etkisi bertaraf edilir. Ancak beklenti, üretimin bu yıl düşecek olması yönünde. Bu da bal fiyatlarını artıracaktır.”