TCMB Başkanı Kavcıoğlu enflasyonda başarısız olduklarını kabul etti
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu: Enflasyonun olduğu yerde başarıyı konuşmak doğru değil
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, enflasyon konusunda kendilerini başarılı sayamayacaklarını dile getirerek, “Halkımızın sıkıntılarını kısa sürede çok daha olumlu şekilde hissedecekleri oranlara getirmeye çalışıyoruz. Bunun farkındayız. Özellikle gelir noktasında, enflasyon varsa orada sorun vardır. Enflasyonun olduğu yerde başarıyı konuşmak da doğru değil” dedi.
TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, "Enflasyon Raporu 2022-IV" bilgilendirme toplantısında yaptığı sunumun ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kavcıoğlu, enflasyonun dünyadaki gelişmeleri baz alarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Enflasyon noktasında kendimizi çok başarılı sayamayız. Ama enflasyonun şu an üretilmesi noktasında aldığımız kararlar ve uyguladığımız programlar bizi başarılı kılacak. Halkımızın sıkıntılarını kısa sürede çok daha olumlu şekilde hissedecekleri oranlara getirmeye çalışıyoruz. Bunun farkındayız. Özellikle gelir noktasında, enflasyon da varsa orada sorun vardır. Enflasyonun olduğu yerde başarıyı konuşmak da doğru değil. Böyle bir yaklaşımımız söz konusu değil. Ama başarılı olmak için vatandaşımızın bu sıkıntılarını çok yakından takip ediyoruz. En kısa sürede de bunu çözerek vatandaşımızın daha müreffeh hissetmesini sağlayarak tedbirleri alıyoruz. Biz başarılı olacağımıza inanıyoruz. Çok kısa sürede inşallah başarı alacağız” diye konuştu.
“Hazinenin artık 20 yıllık borçlanmaya çıkması gerektiğini düşünüyorum”
Sistemik riskin ve herhangi bir riskin söz konusu olmadığını söyleyen Kavcıoğlu, “Sistemik risk sektörde herhangi bir riskin tüm sektörü etkileyecek bir olumsuzluk oluşturuyorsa sistemik risk oluşur teknik olarak. Dolayısıyla şu an bankacılık sektörüne baktığınız zaman çok güçlü. Bankacılık sektöründe ya da herhangi bir sektörde sistemik risk oluşturma şansı sıfır. Endişeler olabilir. Biz Türkiye’nin 100 yılını planlarken Türkiye’nin 10 yıllık senedini, 5 yıl tahvilini almaktan kimse tereddüt etmesin. Hazinenin artık 20 yıllık borçlanmaya çıkması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla Türkiye artık uyguladığı ekonomik modelle sadece bugün değil, gelecekteki tereddütleri de ortadan kaldırmak üzere. Niye? Uyguladığımız faiz politikası, uyguladığımız yatırım, istihdam, üretim politikası bugün dünyada konuşulan ve ‘Sıkıntıları nasıl çözeriz?’ noktasında uygulanan en doğru politikalardan biri. Uyguladığımız politikada bir tereddüt yaşanmasını doğru bulmuyorum. Böyle bir şey de şu an bizim uyguladığımız tedbirlerde söz konusu değil. Buna inandığımızda bu anlamda bir tereddüt yaşamaya gerek yoktur. Artık Türkiye’nin potansiyeline baktığımız zaman üretim artırmak dünyanın geri kalanı için de önemli. Hem içeride hem dışarıda üretmenizi bekleyen böyle geniş bir pazarınız varken, bunu yapmaktan başka çareniz yoktur. Bunu yapmanın en önemli noktalarından biri de finansmana erişimi kolaylaştırmak, maliyetleri düşürmek ve üretimi artırmaktır. Türkiye artık doğru yolda ve çok doğru politikalar uygulayarak önünü görmektedir. Türkiye önündeki yüz yılı planlıyor. Herkes inansın. Türkiye bu yolda çok net bir şekilde yürüyor. Tereddütsüz bir şekilde uyguluyoruz” dedi.
“Enflasyonun indirilmesi noktasında biz talebi kısıtlayıcı tedbirler yerine üretimi artırıcı kararlar almayı ana politika olarak seçtik”
Kavcıoğlu, para politikası kararlarında faiz indirimi yapılıp yapılmayacağına Para Politikası Kurulu metinlerinde yer verdiklerini ifade ederek, “Onun dışında faizle ilgili bir öngörüde bulunmayız. Ne ifade ettiysek o. Bir öncesinde söylediklerimiz kendi içerisinde tutarlı. Önümüzdeki dönemde aldığımız bu kararlarımıza paralel bir indirimden bahsettik. Ondan sonraki dönemde piyasa belirler. Bu önemlidir. Hatırlarsanız geçen sene de belirli bir süre indirdik, belirli bir süre durdurduk. Dolayısıyla piyasa şartları, çalışma arkadaşlarımızın araştırmaları ve ekibimizin kararları ışığında almamız gereken kararları alıyoruz. Enflasyonun indirilmesi noktasında biz talebi kısıtlayıcı tedbirler yerine üretimi artırıcı kararlar almayı ana politika olarak seçtik. Dolayısıyla faiz indirimlerimizi bu noktada görmek gerekiyor. Bütün para politikası kararlarımız da bu minvalde şekilleniyor” ifadelerini kullandı.
“Üretimi destekleyen politikalar doğrultusunda bankacılık sektörü üzerine düşeni yapıyor”
Yılbaşından bu yana yüksek seviyede kredi artışı olduğuna dikkati çeken Kavcıoğlu, “Son dönemde kredi artışlarına baktığımız zaman kredi faizlerinin de bizim politikamızla uygun şekilde yani üretimi destekleyen katkılarını göz ardı etmememiz lazım. Bu uyguladığımız kararı bugün Türkiye’de bankacılık sektörünün kredilere uyguladığı faiz kararı 17-18 civarında. Bu da çok önemli bir noktaya gittiğimiz gösteriyor. Dolayısıyla üretimi destekleyen politikalar doğrultusunda bankacılık sektörü üzerine düşeni yapıyor” diye konuştu.
Türkiye’nin Rusya’ya yaptırımda sergilediği tutumda TCMB’nin kararlarını anlatan Kavcıoğlu, “Rusya yaptırımları ile ilgili gerekli üzerimize düşen noktalarda gerekli koşullara uyuyoruz. Orada bir sıkıntı yok. Çeşitli görüşmeler oluyor. Bu görüşmeler ultimatom, ihtar, tehdit şeklinde olmuyor. Türkiye güçlü ve bağımsız bir ülke. Türkiye’nin bu konuda uyguladığı çok net bir politika var. Biz de kurumlar olarak o politika ışığında üzerimize düşeni yapıyoruz. Bu noktada bir sıkıntı yok. Çeşitli görüşmeler dönem dönem oluyor” dedi.
“TCMB’nin altın rezervleri önemli derecede artıyor”
TCMB’nin rezervler konusunda çokça eleştirildiğini ifade eden Kavcıoğlu, “Yılbaşından bu yana baktığımızda dünyada merkez bankalarının rezervleri 1 trilyon doların üzerinde bir düşüş kaydetmiş. TCMB’nin rezervleri bu süre içinde artmış. Bunda altının da payı var. Altındaki bizim artışımız çok aman aman bir rakam değil ama biz hem yastık altındaki altının (bozdurulmasına) teşvik edilmesi hem diğer altınların ekonomiye kazandırılması noktasında Merkez Bankası olarak teşvik edici önemli kararlar aldık. Bunun etkisiyle TCMB’nin altın rezervleri önemli derecede artıyor. Bunu bir şeylere bağlamanın da anlamı yok” değerlendirmesini yaptı.