Yatırımcıların yeni gözdesi Bitcoin
Bitcoin son dönemlerde popülerliğini her yeni haber akışıyla tazeliyor. Yatırımcılar açısından da Bitcoin, “paradan para kazanmanın” kolay yollarından biri olduğu için portföylerde yerini sağlamlaştırma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Berfin ÇİPA - BORSATEK
2020 Ekim ayında 12 bin dolar olan fiyatının 2021 şubat ayında 58 bin dolara ulaşması bu kripto para biriminin yatırımcı gözündeki cazibesini arttırıyor. Peki ne oldu da Bitcoin’in fiyatı bu kadar arttı?
Pandemi süresince hijyen hayatımızın en önemli noktalarından biri oldu. Alışverişlerimizi internet üzerinden yapmaya, markete gittiğimizde temassız ödeme seçeneğini tercih etmeye başladık. İşte bu dijital dönüşüm, sanal paranın hayatımızdaki yerini kanıksamaya başlamamıza, kripto paraları da yabancı karşılamamamıza vesile oldu. Bittrt Araştırma Müdürü Helin Çelik Bitcoin’in artık ödeme aracı olarak kabul görmeye başladığının altını çizdi. “Parasal genişlemeler ve enflasyon riski kurumsal aktörlerin pazara girmesine neden oldu. Yüklü alımlar ve 20.000 direncinin kırılmasıyla Bitcoin hızlı bir şekilde zirveye tırmandı. Son döneme baktığımız zaman Bitcoin’in rezerv olmaktan çıktığını, artık ödeme aracı olarak kabul görmeye başlandığını görüyoruz. Böylelikle, daha fazla aktör piyasaya giriş yapıyor, popülaritesi artıyor. Kurumsal aktörler sayesinde altı boş olmayan bir yükseliş yaşıyor”
“BITCOIN PİYASANIN DİJİTAL ALTINI”
Yatırım araçları arasında altın ve bitcoin’in karşılaştırılması çok sık karşımıza çıkan bir durum olmaya başladı. Milyarder Mark Cubon da bu kervana katıldı ve altının “öldüğünü”, Bitcoin ve Ether’in ise “güçlendiğini” iddia etti. Helin Çelik konuya ilişkin “Bitcoin, piyasanın dijital altını olarak biliniyor. Enflasyondan kaçmak ve finansal açıdan korunaklı diyebileceğimiz bir bölgeye geçiş yapma davranışı, zamanla altın yatırımcısının Bitcoin’e kaymasına neden oldu. Nitekim birçok yatırımcı için cazip olan getiri ve sağlam altyapı desteği var. Altyapı genişledikçe daha farklı sistemler ve güncellemeler gelecektir. Altında ise böyle bir taban bulunmuyor. Sadece bir varlık olarak hayatımızda kalması ise değer saklama aracı olmanın ötesine geçemeyeceği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Ekonomist Erkan Öz ise Bitcoin ve altının karşılaştırılmasının temel sebebinin iki aracın da sınırlı rezerv para gibi işlemesi olduğunu belirtti. Öz, “Günümüzde dünyanın rezerv para olarak kullandığı dolar, herhangi bir sınıra bağlı olmadan ABD Merkez Bankası Fed tarafından üretilebiliyor. Fed, 2008 ve 2020 Krizleri ile tarihte görülmemiş şekilde son 200 yılda ürettiği rezerv paranın 6,5 katını son 12 yılda bastı. Oysa altın ve Bitcoin üretimi istenildiği anda sınırsız bir biçimde arttırılamıyor” dedi.
Bitcoin tüm dünyada ciddi sayıda kullanıcıya ulaşmaya hız kesmeden devam ediyor. Nitekim Türkiye, kripto para kullanımıyla dünyada on altıncı, Avrupa’da ise birinci yer alıyor. Kripto para kullanımı konuşulunca önümüze mutlaka güvenlik endişesi çıkıyor. Türkiye’de kripto paralara gelme ihtimali olan regülasyonlar konusunda uzun zamandır tartışmalar dönüyor. Bu regülasyonların vergi ve güvenlik konularına geleceği tahmin ediliyor.
Erkan Öz regülasyonların olumlu yansımaları olacağını ifade etti “Yasal düzenlemeler küçük yatırımcıların haklarının korunmasını sağlayacaktır. Bir güven ortamı oluşturacağı için belki daha fazla katılımcının piyasaya girmesini de teşvik edecek. Ayrıca geniş kapsamlı olursa yurtdışında kendilerine yasal bir zemin arayan blokzincir projelerinin Türkiye’ye gelmesini de sağlayabilir. Böylece çok ihtiyacımız olan doğrudan yabancı yatırım konusunda bir avantaj da elde edebiliriz”
DÜŞÜK VERGİ ORANLARI YATIRIMCIYI TÜRKİYE’YE ÇEKEBİLİR
Öz vergi oranlarının düşük olmasının yerli ve yabancı yatırımcıyı cezbedeceğini belirterek “Kripto paralarda makul ve önemli oranda kazançlar orta ve uzun vadede ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin tasarruf açığı olduğu düşünülürse kuvvetli bir tasarruf aracı olan Bitcoin ve kripto paraların bu şekilde kullanımının teşvik edilmesi çok faydalı olacaktır. Al-sat yapanlardan yüksek vergi alınması sermayenin yurtdışı ve güvensiz mecralara kaçmasına neden olabilir. Çok düşük vergi oranları ile bu alanda hem yerli yatırımcı Türkiye’de tutulur hem de yasal zemin arayan uluslararası kurumsal yatırımcılar Türkiye’ye çekilebilir ”dedi.