Yeni ekonomi modeli için uzmanlar ne düşünüyor?
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın gelire endeksli senedi çıkarması ile birlikte bankacılıkta kredi vadeleri ve kredi kartı asgari ödemeleriyle ilgili düzenleme, halka arzlarda yabancıyı cezbedecek kararlar da alındı. Peki uzmanlar bu modele ne diyor?
Hazine ve Maliye Bakanlığı Türk Lirası'nın kullanımını ve cazibesini arttırmak için yeni birtakım önlemler açıkladı.
Bloomberg HT yayınına katılan uzmanlar yeni alınan önlemleri ve etkilerini değerlendirdi.
"Avantajlarının sınırlı olacağı kanaatindeyim"
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ekonomi yönetiminin yabancı yatırımcıya swap kanalını koşullu olarak yeniden açmasının belli noktalarda cazibe yaratacağını fakat etkisinin sınırlı olacağını belirtti.
Aslanoğlu şunları söyledi:
Şu anda Döviz talebi, döviz arzını geçmiş durumda ve bu arzı artırmaya yönelik yani ödemeler dengesinde finansman talebini güçlendirmeye yönelik adımlar çerçevesinde düşünmekte fayda var. Bu anlamda dış kaynak kullanımını teşvik eden buradaki maliyetleri düşüren bir adım gibi görünüyor. Buna ne kadar böyle bir talep olduğunu dışardan izlemek gerekiyor. Mutlaka belli noktalarda cazibe yaratacaktır. Genel olarak hem dünyadaki finansal hareketlerin daha çok güvenli liman arayışına girmesi hem burada maliyetlerin dolaylı yoldan çok artıyor olmasına baktığımızda bunun sağladığı avantajların ne kadar getiri sağlayacağı konusunda kuşkuluyum. Etkisi sınırlı olabilir kanaatindeyim.
"Swap limitlerinin açılıyor olması çok önemli"
Gökhan Şen yeni paketlere olan ilginin mevcutun üzerinde olacağını, swap limitlerindeki esnemenin pakette en çok olumlu bulduğu karar olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
Kurda tekrardan yeni bir sarmala girme ihtimali vardı. O yüzden bir şey yapılması gerekiyordu. Faiz artışı da masada olmadığı için yan yollar aranıyordu ve artık ekonomiyi soğutmak gerekiyordu.
Normal şartlarda gelire endeksli senetler gerçek hayatta pek rastlanmaz, doğal kaynaklara sahip olan petrole bağlı şirketler üzerinden bir gelir yaratmaya çalışan ülkelerin modelidir. 90’lı yıllarda Türkiye’de denenmişti kısmi olarak bir aşinalığımız var.
Örneğin; Suudi Aramco halka açılmamış ama senin şirketin gelirleri belli, zarar etmesi pek mümkün değil. Halk da bundan faydalansın likit olsun diye yapılabilir bu sebeple çıkan bir enstrümandır.
Türkiye’de çıkma sebebi sermaye piyasaları derinleştirme ve mevcut getirilerin üstünde getiri sağlama gibi bir düşünce olabilir ama gerçekten gelire mi endeksi olacak yoksa sabit bir şekilde mi gidecek, gelire endeksli olsa yıllık 25-35 bandı çok aşması istenmiyor.
TL’deki vatandaşların belli bir limiti açmayacak bir araçta kalmalarını beklemek de doğru olmaz bunun altına getirisinin çok fazla kaymaması gerekir buna ilgi olur. Mevcuttun üstüne çıkar bir parça. Mevcut enstrümanlara göre bir parça daha fazla faiz ödeyecekse o zaman benim KKM faizim ne olacak, mevduat faizleri nereye gider ki bence yukarı gitmesi gerekiyor.
Swap limitlerindeki esneme paket içinde en iyi bulduğu maddelerden bir tanesi. Aşırı piyasa hareketi oluşmasının önemli bir bölümü TL’ye ulaşamamaktan kaynaklanıyor. TL’ye ulaşamamanın bir sebebi piyasalardaki likiditenin çekilmesi diğeri ise düzenlemeler. Kurumsal yatırımcı A ülkesinde pozisyon alacaksa bunu genellikle swaplar üzerinden yapar yarattığı likidite ile bir enstrüman satın alır. Swap limitleri kısıtlandığı zaman içeriye para gelmesi hemen hemen imkansız gibi limitlerin açılıyor olmasını çok önemli buluyorum.
Yüksel: 20 Aralık gibi bir balyoz etkisi olmayacaktır
Reel Capital Genel Müdürü Mete Yüksel, önlemlerle ilgili “Piyasadaki likiditeyi bir miktar azaltacağı için kura inceden bir etkisi olacaktır; fakat burada 20 Aralık'ta yaşandığı gibi bir balyoz etkisi olacak bir önlem görmüyoruz” yorumunda bulundu.
Hedeflenen durumun TL’yi özendirmek olduğunu söyleyen Yüksel “Yapılan düzenlemeler, büyük ihtimalle bankacılık sektöründe fonlama maliyetlerini artıracaktır. Kredi maliyetleri üzerine de ekstra bir artış getirecektir. Öte yandan, bankacılık sektörünün esas kârı enflasyon endeksli tahvillerden geliyor. O yüzden çok ufak bir negatif etkisi olacaktır” dedi.
Yüksel “İşletme sermayesini yoğun olarak kullanan şirketlerin maliyetlerini artırabilir. Mobilya, tüketici elektroniği, beyaz eşya gibi tüketici odaklı sektörler için de bir miktar olumsuz olabilecek bir durum yaratabilir” şeklinde konuştu.
Tahsisli swap imkanın önemine dikkat çeken Yüksel “Yabancıların payı şu anda tüm zamanların en dibinde yüzde 34,65 oranında seyrediyor. Yabancı yatırımcı, hisse senedi alırken uygun maliyetli ve kârlılık artışlarının yüksek olmasından dolayı hisseden kazanabileceğini düşünüyor, fakat hisseden kazandığını kurdan kaybedebileceği korkusuyla satıp çıkıyorlar.
Londra’daki swap imkanını kıstığımız için yabancı kendisini hedge edemez duruma gelmişti. Eş zamanlı olarak dolar ve hisse senedi satın alıyor olması lazım. TL likiditesi Londra’da olmadığı için hedge mekanizmasını swap ile çalıştıramadığından bunu yapamıyordu.
Yapmak isteyen yatırımcı TL’ye yatırım yapacaksa karşısında CDS alıyordu. CDS’lerin yukarıya gitmesindeki bir sebep de buydu. Tahsisli swap imkanı CDS fiyatlamasını aşağıya çekecek. CDS tarafında olumlu bir şey olduğunu ve yabancı yatırımcının kendisini hedge etmesini sağladığı için büyük ihtimalle gelecek dönemde yabancı takas oranını arttıracağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Yazgan: Düzenlemenin, piyasa faizleri üzerinde de yukarı doğru bir etkisi olacağını söyleyebiliriz
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan Bloomberg HT’ye yaptığı değerlendirmede ilk hedefin kurun aşağıya gelmesi ya da en azından yukarı gidişinin önüne geçilmesi olduğunu belirtti.
Yazgan "Kur korumalı mevduat (KKM) uygulandıktan sonra olduğu gibi, belli bir süre stabilite kazanması hedefleniyor. Buna bağlı olarak belli bir ölçüde enflasyonu da indirmeyi amaçladığını söyleyebiliriz. Kredi üzerindeki düzenlemelerle ise ithalat talebini biraz daha aşağıya doğru indirmek isteniyor. 2011’de de uygulanan makro ihtiyati önlemlerde de, cari açıkla tüketici kredileri arasında önemli bir korelasyon olduğu düşünüldüğü için tüketici kredileri hedef alınmıştı. Daha sonrasında, cari açığın bu şekilde kontrol altına alınamadığını gözlemledik” diye konuştu.
Yapılan düzenlemelerde, özellikle bono tarafının önemli olduğunun altını çizen Yazgan ”Bunun vadesi ve getirisi belli olmadan kur üzerinde bir etkisi olup olmayacağını söylemek mümkün değil. Bononun getirisine bağlı olarak orada bir etki görülmesi mümkün” dedi.
Yazgan “Düzenlemenin, piyasa faizleri üzerinde de yukarı doğru bir etkisi olacağını söyleyebiliriz. Zaten talebi engellemenizin başka bir yolu yok. Özellikle cari açıktan endişe ediyorsanız mutlaka bir şekilde sıkılaştırmaya gitmeniz gerekiyor, bu da faizler üzerinden olmak durumunda. Bu da, Merkez Bankası faizini değiştirmeden, dolaylı olarak bu politikayı devam ettirmek anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
Yazgan yaptığı açıklamada “Bunların çok etkili olması biraz zor. KKM açıklandığında, ilk başta dövizi biraz aşağıya doğru çekti ve belli bir stabilite de sağladı. Buna karşın, sonrasında enflasyon kontrol altına alınamadığı için, dış faktörlerin de etkisiyle, beklenti çok bozulduğu için, KKM şu anda etkisini yitirdi. Tekrar aynı etkiyi yapabilmek için yeni bir enstrüman gerekiyordu. KKM açıklandığında, Merkez Bankası satış yaparak dövizi aşağıya çekti, buna karşın düzenleme kurun sabit kalmasında etkili oldu. Yüklü bir satış olmadan şu an yapılan düzenlemenin kuru o kadar aşağıya çekebilecek bir etkisi olduğunu düşünmüyorum; ama belli bir stabilite kazanması üzerinde etkisi olabilir” yorumunda bulundu.