Yılmaz: Kurda geçici etkilenmeler olabilir
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, dövizdeki artış ve Merkez Bankası'nın doğrudan müdahalesinde geçici etkilenmeler olabileceğini, bu tür durumlarda aşırı yorumlara gitmemek gerektiğini söyledi
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, dövizdeki artış ve Merkez Bankası'nın doğrudan müdahalesine yönelik olarak bazı geçici etkilenmeler olabileceğini söyledi. Merkez Banka'sının küresel kriz ortamında aktifliğine dikkat çeken Yılmaz, "Kendi görev alanıyla ilgili bağımsız bir şekilde elindeki enstrümanları en etkili bir şekilde kullanacaktır. Fakat önemli olan bu tür durumlarda aşırı yorumlara gitmemek gerekir" dedi.
“Türkiye’de İyi İşler” raporunun tanıtımına katılan Yılmaz, tanıtımda gazetecilerin sorunlarını cevapladı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın, "Vergi cezası veya başka türlü cezalarla şirketler üzerinde baskı kuran, ihale yasası onlarca kez değişen bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir" sözlerinin anımsatılması üzerine Bakan Yılmaz, Türkiye'nin son 10 yılda geçmişte hiçbir dönemde olmadığı kadar doğrudan uluslararası sermayeyi cezbettiğini vurguladı. 2002 öncesine döneme bakıldığında yılda 1 milyar doları uluslararası sermayenin çekilmesinin istisna olduğunu ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin geçmişte doğrudan sermayeyi cezbedemeyen bir ülke konumunda olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin doğrudan uluslararası sermaye konusunda 10 yılda sıçrama yaptığını belirten Yılmaz, "Türkiye’ye çok yoğun bir şekilde doğrudan ve uluslararası sermayenin geldiğini gördük. 130 milyar dolar civarında bir doğrudan sermaye girişi oldu. Rakamlar gösteriyor ki geçmişle mukayese edildiğinde Türkiye doğru politikalar izlemiş. Türkiye’ye bu sermaye gelmiş ve yatırım yapmış. Küresel kriz ortamında birçok alan etkilendiği gibi doğrudan sermayenin de dünyada daraldığını biliyoruz. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil. Bütün dünyada aslında baktığınız zaman sermaye fazla ama küresel kriz nedeniyle güven unsuru dünyada azaldığı için doğrudan sermaye yatırımlarında da genel anlamda bütün dünyada bir daralma görüyoruz. Bu tabi Türkiye’yi de etkiliyor. Global rakamların da dünya ölçeğinde düştüğünü görüyoruz” diye konuştu.
Politikalarımız açık ve net
Hükümet olarak politikalarının açık ve net olduğunu kaydeden Yılmaz, güven ve istikrar kavramı üzerine kurdukları politikalar sonucunda çok ciddi başarılar sağladıklarını belirtti. 10 yıl önce 230 milyar dolar olan ekonomik büyüklüğün geçen yıl itibarıyla kesin olmayan rakamlara göre 800 milyar doları aşmış durumda olduğunu söyleyen Yılmaz, bu önemli başarıda da Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştirilmesinin etkisi olduğunu kaydetti. Geleceğe dönük olarak bu reformların devam edeceğini kaydeden Yılmaz, şunları ifade etti:
“Türkiye’deki iş ve yatırım ortamını iyileştirmek bizim değişmez bir gündem maddemiz. Son günlerde konjonktürel tartışmalar olabilir ama Türkiye bunları kısa bir sürede atlatacaktır. Özellikle 30 Mart seçimlerine gidiyoruz. Burada son sözü her zaman olduğu gibi halkımız söyleyecek. Halkımızın Hükümetimize vereceği destek aslında Türkiye’de ki güvene ve istikrara verilmiş destek olacaktır.”
Karamsarlığı naklı bulmuyorum
Dünya Bankası ile ortaklaşa çalışmaların yapıldığını anımsatan Yılmaz, Dünya Bankası'nın önemine vurgu yaptı. Diğer ülkelere bakıldığında istihdamın birçok ülkede daraldığını, iyi işler oluşturulamadığını belirten Yılmaz, Türkiye’nin son 4 yılda 5 milyon istihdam oluşturmuş bir ülke olduğunu vurguladı. Türkiye'nin kadın istihdamını ve kayıtlı istihdamı ciddi bir şekilde artırdığına dikkat çeken Yılmaz, "Bu konularda sağladığımız ilerlemeleri Dünya Bankası dünyaya son derece olumlu bir başarı örneği olarak anlatma yönünde raporlar hazırlarken, bizim kendi ülkemizle ilgili bu kadar karamsar yaklaşım içinde olmamızı ben doğrusu haklı bulmuyorum” dedi.
Hukuk ve adalet reformlarını yapmamız gerekiyor
“İş dünyasının ileriye dönük endişelerini yersiz mi buluyorsunuz?” sorusu üzerine ise Yılmaz, hükümetin politikalarının ortada olduğunu, bundan sonra da Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde politikalarına devam edeceğini vurguladı. "Bunu istikrarlı bir şekilde ve hep birlikte yapmak durumundayız. İş dünyasıyla diğer bütün kesimleriyle birlikte yapmalıyız" diyen Yılmaz, idarede bir takım yanlışlar olması halinde bunu düzeltmek için hukuk olduğunu, siyaset olduğunu dile getirdi. Yılmaz, şunları kaydetti:
"Siyasette bir takım eksikler olursa demokratik ülkelerde siyaset kurumu halkın önüne çıkar halka hesabını verir. Yargı gibi bir takım alanlar içinde hukuki amaçlarla değil, başka amaçlarla hareket eden gruplar varsa bunları bulmak bunları bu sistemden çıkarmakta hükümetlerin görevi. Buna da bütün toplumun destek olması lazım. Geleceğimize ilişkin belirsizleri azaltmak istiyorsak, öngörülebilirliği arttırmak istiyorsak hukuk ve adalet reformlarını bir an önce yapmamız gerekiyor. Adaletin tam olarak işlemediği bir yerde tam olarak arzu ettiğiniz sonuçları alamazsınız. TÜİK, adalete olan güveni ölçüyor. Maalesef yüzde 50’nin altında memnuniyet olarak bir tek alan var o da adalet. İş hayatının adalet reformunu desteklemesi gerekir. Çünkü belirsizliği azaltmak ve öngörülebilirliği arttırmak herkesten daha çok iş dünyasına lazım diye düşünüyorum.”
YORUM YAZ