Borsa kotundan çıkma isteği neden arttı
Borsalar için bünyesinde işlem gören şirket sayısının fazla olması, her zaman bir başarı kıstası olagelmiştir. Bu yüzden dünyanın önde gelen borsaları, kotlarında bulunan şirket sayılarını sürekli ön plana çıkarırlar.
Gerçekten de borsa kotunda çok sayıda şirketin bulunması, daha yüksek bir işlem hacmini ve daha derin piyasayı beraberinde getirir. Daha da önemlisi genel ekonomi açısından, sermayenin daha geniş bir tabana yayılmasını teşvik eder, bu da toplumsal refahın artmasına katkı sağlar.
Sermaye Piyasası Kurulu bu motivasyonla, Borsa İstanbul’da 1000 şirketin işlem görmesi amacına yönelik, 2010’lu yılların başında bir halka açılma seferberliği başlattı. Ancak 2015 yılı itibarıyla bu amaca ulaşmak bir tarafa, tam tersi bir durum ortaya çıktı.
SPK haftalık bültenine göre geçen ay, Borsa İstanbul işlem gören 3 şirket daha kottan çıkmak için gerekli süreci başlattılar. Türkiye Ekonomi Bankası, Petrol Ofisi ve Eczacıbaşı Yapı Gereçleri kısa bir süre sonra borsa şirketi unvanlarını kaybedecekler.
Nasıl ki hiç kimse hisse senedine yatırım yapmaya zorlanamazsa, hiçbir şirkette de halka açılmaya veya sürekli halka açık kalmaya zorlanamaz. Borsa şirketi sayısı arttırma gibi amaçlara mantıklı yönlendirmeler ve etkili teşviklerle ulaşılmaya çalışılmalıdır. Ancak, 5-6 yıl önce belirlenen hedeflerden çok uzak olunması, hatta tam tersi bir yönelimin de dikkat çekecek kadar belirginleşmesi, Türkiye’nin halka açılma konusunda çok da başarılı bir karnesinin olmadığını göstermektedir.
Halka kapanmayı, sermaye piyasaları açısından bir geriye gidiş veya olumsuz bir tablo olarak değerlendirmek mümkün. Ancak bu işlemi her şirket, amiyane tabirle, öyle kafasına göre yapamıyor. İlgi Kanun’da ve mevzuatta hangi şartlarda ve nasıl gerçekleştirileceği hüküm altına alınmış.
Bu yazımızda, mevzuatta yer alan kurallarının neler olduğunu ele alıp, basitçe halka kapanmanın nasıl gerçekleşeceğini anlatacağız. Bu konu küçük yatırımcı için de önem taşımakta; çünkü halka kapanma sürecinde hak düşürücü süreler bulunmakta, eğer bu sürelerde haklar kullanılmadığı takdirde büyük zararlarla karşılaşmak mümkün olabilmektedir.
Halka kapanma sürecinin temel dayanağı 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 27. maddesi. SPK bu maddeye dayanarak, 12.11.2014 tarih ve 29173 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Ortaklıktan Çıkarma ve Satma Hakları Tebliği” ile konunun ayrıntısını düzenlemiştir. Bu Tebliğe http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/11/20141112-7.htm bağlantısında ulaşılabilir.
Öncelikle hakim ortak küçük ortakları ne zaman ortaklıktan çıkarabilir? Birlikte ya da tek başına hareket ederek, şirket sermayesindeki paylarını \%98’e ulaştıran ortaklar, geri kalan paya sahip ortakları ortaklıktan çıkarma hakkı kazanırlar. Oran 2017’nin sonuna kadar \%97’iken, ancak bu tarihten sonra \%98 olarak uygulanacaktır. Hakkın doğması kendiliğinden olmuyor, ek hisse senedi alarak bu orana ulaşan ortak, şirket yönetimine diğer ortakları ortaklıktan çıkarma hakkını kullanmak için başvurur. Bu başvuru Kamuyu Aydınlatma Platformunda kamuya açıklanması ile 3 aylık hak düşürücü süre başlamış olur.
Hâkim ortağın, ortaklıktan çıkarma hakkına karşılık, küçük ortakların da satma hakkı doğmaktadır. Ancak burada 3 aylık hak düşürücü süre önem arz ediyor. Çünkü bu süre içinde hâkim ortağa paylarını satmayan ortaklar haklarını kaybediyorlar.
Küçük ortak bu 3 aylık süre içinde satma hakkını hangi fiyattan kullanacak? Burada küçük yatırımcıyı korumaya yönelik karmaşık hesaplamalar var. Aşağıdaki yöntemlere göre hesaplanan fiyatların içinden en yüksek olanı satma hakkının fiyatı olarak belirlenir:
• Hissenin fiyatını belirlemeye yönelik değerleme raporundaki fiyat,
• \%98 oranına ulaşılıp ortaklıktan çıkarma hakkının kullanılacağı kamuya açıklandığı tarihten önceki bir yıl içinde zorunlu pay alım teklifi yapılmış ise bu teklifteki fiyat,
• \%98 oranına ulaşılıp ortaklıktan çıkarma hakkının kullanılacağı kamuya açıklandığı tarihten önceki son 6 ay, 1 yıl ve 5 yıl içinde borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatların aritmetik ortalaması.
Bu fiyatlar arasından en yüksek fiyatın satma hakkı fiyatı olması elbette küçük yatırımcı açısından en iyi seçenek. Bu fiyatla, eğer bir zarar söz konusu ise, bu zararın en az olacağını söyleyebiliriz. Küçük yatırımcı 3 aylık süre içinde şirkete yazılı bildirimde bulunarak satma hakkını kullanacağını beyan eder. Daha önce hâkim ortak tarafından şirket hesabında bloke edilen hisse senedi bedeli küçük yatırımcıya ödenerek hisse senedi devri gerçekleşir.
Peki, bu 3 aylık süre içinde küçük yatırımcı satma hakkını kullanmaz ise ne olacak? İşte o zaman zararın ya da daha büyük zararın kapısı açılmış olacak? 3 aylık süre sonunda hâkim ortak satma hakkını kullanmayan küçük ortakları ortaklıktan çıkarır. Bu süre sonunda, hâkim ortak hala kendisine devredilmemiş hisse senetlerinin iptal edilmesi ve iptal edilen senetlerin yerine ihraç edilecek yeni senetlerin kendisine satılması için şirkete başvuruda bulunur.
Bu işlemler yapıldıktan sonra artık tüm hisse senetleri hâkim ortak elinde toplanmış olacaktır. Şirket yönetimi Borsa’ya yazılı başvuruda bulunarak, şirket hisse senetlerinin borsa kotundan çıkarılmasına ve işlem görmekten sürekli men edilmesi için karar aldırır. Bu karardan sonra da SPK, şirketi resen Sermaye Piyasası Kanunu kapsamından çıkarır.
Son olarak hâkim ortağın, küçük ortağı ortaklıktan çıkarma fiyatının nasıl belirlendiğini anlatalım. \%98 oranına ulaşılıp ortaklıktan çıkarma hakkının kullanılacağı kamuya açıklandığı tarihten önceki son 30 gün içinde borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatların aritmetik ortalaması, ortaklıktan çıkarma fiyatıdır.
Bu fiyat üzerinden hesaplanan hisse tutarları hakim ortak tarafından şirket ödenir. Şirkette bu bedelleri MKK nezdinde 3 yıl boyunca bloke eder. Hisse senetleri iptal edilmiş eski küçük ortaklar, bu bedellerini istedikleri zaman alabilirler. Yani küçük ortakların hisse senetlerinin karşılığını hakim ortaktan almaları her zaman mümkün ama 3 aylık satma hakkı kullanım süresi geçtikten sonra daha düşük bir fiyat üzerinden hisse senedi bedellerini alabilecekler.
Özet olarak halka açıklık oranı çok düşük olan şirketlerin hisse senetlerine yatırım yapan küçük yatırımcıların şirket duyurularını yakından takip edip, hâkim ortak konumuna gelen ortakların bildirimlerine göre hareket etmeleri gerekir. Böylece hak düşürücü süre içinde doğan haklarını zamanında kullanmaları zarar etmeleri önleyecek veya daha az zararla kurtulmalarını sağlayacaktır.
YORUM YAZ