Çarpıtılmış gerçeklikler çağında, yatırımcı olarak çarpılmamak!
Çoğumuz bilmiyoruz veya farkında değiliz ama İngilizcedeki “post-truth” kelimesi çok ünlü bir kelime. Öyle ki, çok genç bir kelime olmasına rağmen 2016 yılında Oxford Dictionaries tarafından 2016 yılının kelimesi bile seçilmiş [2]. Türkçeye kelime olarak çevirdiğimizde “gerçek sonrası” ya da “gerçek ötesi” demek mümkün ama bunlar anlamı pek karşılamıyor. Çünkü zamansal olarak bir öncelik/sonralık söz konusu değil. “Asıl gerçeği çarpıtma veya tamamen yok sayma, yerine sahte/yalan bir gerçek inşa etme ve konuşmalarda, tartışmalarda, kararlarda bu yaratılan sahte/yalan gerçeği dikkate alma” gibi bir anlam daha uygun gibi geliyor bize.
Kelimenin 2016 yılında çok kullanılması elbette boşuna değil. Çünkü dünyadaki iki büyük kampanya bu yılda yapıldı: Donald Trump’ın başkan seçildiği ABD seçimleri ve Birleşik Krallığın Avrupa Birliği'nden çıktığı Brexit referandumu. Sonradan ortaya çıktı ki, her iki kampanya da Cambridge Analytica adlı veri analiz şirketinin marifetiyle yaratılan sahte/yalan gerçeklere dayandırılarak yürütülmüş. İnanılmaz gibi duran bu büyük manipülasyon ile seçmenlerin tercihleri etkilendi ve iki kampanyada da amaç hasıl oldu. Ve batı sinemasının geleneği bozulmadı tabii, birkaç yıl sonrasında belgesel niteliğindeki filmi de çekildi: “The Great Hack”.
Gerçek nedir/ne değildir? sorunsalı felsefe tarihinde zaten yüzyıllardır tartışılıyor ve üzerinde tam bir anlaşma sağlanmamış gibi. Keza bilim de bize gerçeğin sürekli değiştiğini adeta akışkan bir şey olduğunu söylüyor. Bu nedenle burada gerçek nedir tartışmasına girmek gibi bir niyetimiz yok. Ama meramımızı anlatmak için şöyle diyebiliriz gerçek için: “geçmişte veya şimdi olan, nesnel, akılcı, somut, denenebilir ve yeteri kanıtlarla desteklenen varlıklar, olaylar, durumlar ve gelişmelerdir.” Böyle bir tanıma uygun gerçeğe dayalı tartışmalar sorun çözmeye odaklıdır ve verilen kararlar da daha isabetlidir diye düşünüyoruz.
Peki neden gerçekler yok sayılır, çarpıtılır veya sahtesi yaratılır?
Bunu en çok siyasi mücadelelerde görüyoruz. Elbette amaç bir şekilde güç devşirmek, iktidar olmak ve iktidarı koruyabilmek. Sahip oldukları yazılı/görsel medya ve özellikle yalan haberin hızlı yayıldığı sosyal medya ile bu amaçlarını da kolaylıkla gerçekleştiriyorlar. Bu kolaylığın nedeni ise; yalan haberlerin ve inşa edilen sahte gerçeklerin bireyleri inançlarına, ideolojilerine, duygularına ve zihinsel önyargılarına hitap etmesi ve onlarla uyumlu olması. Çünkü insan inançlarına, duygularına ve düşüncelerine uyan haberlere çok da sorgulamadan inanır.
Maalesef iktidar uğruna yapılan bu çarpıtmalar, toplumu bir arada tutan bağları zayıflatıyor, bireylerdeki güven duygusunu zedeliyor ve orta/uzun vadede tamiri mümkün olmayan toplumsal çözülme potansiyeli taşıyor. Bu tehlikeye karşı en önemli savunma mekanizması ise “Açık Toplum”. Yalan haberlerin açık toplumlarda daha kolay yayılma olanağı bulması bir paradoks gibi dursa da doğrulama ve asıl gerçeği bulma mekanizmaları yine açık toplumlarda mümkün olmaktadır. Açık toplumun öne çıkan özellikleri şeffaflık, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, demokratik bir siyasi mücadele ortamı, asıl gerçeğe ulaşmak için birçok olanak sağlayabilmektedir. Ama asıl panzehir: toplumu oluşturan bireylerin nesnel gerçeğe bağlı olmaları; inançlarının, ideolojilerinin, duygu ve düşüncelerinin esir olmamaları; sorgulayan, araştıran, hesap soran, düşüncelerini korkusuzca ifade edebilen kişiler olmalarıdır.
Sadede gelirsek, bütün bunları niye yazdık? Gerçeklerin çarpıtılması finansal piyasalarda da sık rastlanılan bir durum. Özellikle bireysel yatırımcıya yönelik ve özellikle hisse senetleri piyasasında hızla yayılan dedikodu niteliğindeki bilgiler, şirket değerini gizleyen makyajlı bilançolar, şirket hakkındaki yalan haberler yatırımcılar için ciddi anlamda riskler taşıyor. Borsa İstanbul tarihini yalana dayalı manipülasyon hikayeleri ile dolu maalesef.
Bir borsa yatırımcısının hisse senedi seçerken bağlı kalacağı en ciddi gerçek, ortak olduğu şirketin asıl değeridir. Bu değeri de şirketin finansal tablolarından yaklaşık olarak hesaplamak mümkün. Tabii bunun için de önceki yazılarımızdan birinde ayrıntılı ele aldığımız finansal okur-yazar olmak ve finansal tabloları dip-notlarıyla beraber anlayabilmek gerekiyor. Bunun yanında geçmiş fiyat hareketleri, içinde bulunulan trend, makro ekonomik verilerin olumlu olması, alternatif yatırım araçlarındaki hareketler yatırım kararını etkileyebilecek diğer asıl gerçeklerdir.
Bütün bu yazdıklarımızın özeti olarak; ey sevgili yatırımcı, bir şekilde elde ettiğin bilgilerin/tüyoların veya sana gelen haberlerin öncelikle asıl gerçeklerle uyumlu olup olmadığını sorgulaman her zaman senin için daha iyi olacaktır. Ama bunu yaparken lütfen duygularının, önyargılarının, arzularının esiri olma. Amaçlara ulaşmanın yolu her zaman asıl gerçeğe bağlı kalmak, bunu aklında çıkarma. Aksi takdirde çok büyük olasılıkla, senden “yatırım yaparken çarpılan biri” olarak bahsedecekler arkadaşların.
[1] Bu yazıda Kapadokya Üniversitesi'nden Sn. Bülent Özçelik’in “Yürü Bir Gerçeğe” isimli kitabından esinlendim ve yararlandım.
[2] https://journo.com.tr/2016nin-kelimesi-secildi-post-truth
YORUM YAZ