Enerjiciler neden halka açılıyor?
Türkiye’de son dönemde Borsa İstanbul’da halka arz kuyruğu oluşmuş görünüyor. Çok sayıda şirket Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) onay almış, piyasa araştırmasını ve şirket değerlemesini yapmış, hisselerini satmak için takvimi ayarlamaya çalışıyor.
Bunlar arasında enerji sektöründen oyuncular da dikkat çekiyor.
Peki enerji sektörü şirketleri neden halka açılmaya bu kadar hevesli?
Genel geçer nedenler, enerji şirketleri için de geçerli kuşkusuz.
Yani uzun vadeli finansal borçları kapatmak için kaynak arayışı, işletme sermayesi ihtiyacı, gelir-gider senkronizasyonunda bozulmaya karşı köprü kredi bulma kaygısı gibi nedenler tüm sektörlerde olduğu gibi enerji sektöründeki şirketleri de halka açılmaya yönelten nedenler arasında.
Ancak enerji sektörü oyuncularını diğer sektörlerden ayıran önemli özellikler var.
Öncelikle, tüm dünyada enerji dönüşümü yaşanıyor.
İnsanlık, fosil yakıtları bırakıp, yenilenebilir kaynaklara yöneliyor.
Bu dönüşüm, sadece yeni yatırımlar için değil, mevcut işletmeler için de kaynak ihtiyacını beraberinde getiriyor. Öyle ya, zamanın ruhuna uygun olmayan enerji kaynakları terk edilirken, eski teknolojiye dayalı tesisler de rekabet güçlerini kaybetmemek için dönüşmek zorunda kalıyor.
Enerji sektörünü diğerlerinden ayıran bir başka önemli özellik ise bu alandaki yatırımların hayata geçirilme süresinin uzunluğu. Yani hidroelektrik santralinin hayata geçirilişi için, fizibilite, karar verme, izin alma ve inşa süreçleri dahil 5-7 yıl gerekebiliyor. Aslında bundan daha da önemlisi, bu yatırımların geri dönüş sürelerinin çok uzun oluşu. Dolayısıyla enerji yatırımlarında dış kaynak, yani kredi/borç bulma ihtiyacı oldukça yüksektir. Bu nedenle de enerji alanındaki yatırımcılar, herhangi bir projenin daha fizibilite aşamasından itibaren finans kuruluşları ile dirsek temasında bulunmak durumundadırlar.
Tüm bu genel geçer konuları geride bıraktıktan sonra, enerji şirketlerini halka arza yönelten, onları bu yönde motive eden faktörleri sıralayalım isterseniz.
1 - Devlet teşvik ediyor: Türkiye’de enerji sektörüne 2000’li yılların başından bu yana özel sektör yatırımları damgasını vuruyor. Enerjide liberalizasyonla elektrik dağıtımı tamamen özelleşti. Doğalgaz dağıtım ve satışına yönelik yatırımlar, İGDAŞ’ı saymazsak tamamen özel sektöre eliyle yapılıyor. Yeni elektrik üretim yatırımı yapmayan devlet elindeki kömür santrallerinin bölümü ile ciddi miktarda hidroelektrik santralini özel sektöre devretti. Devlet bu özelleştirmeler sırasında parasını peşin aldı. Alıcı taraf ise bu paranın çok cüz’i bir kısmını cebinden ödedi, büyük bölümünü bankalardan kredi alarak karşıladı. Devlet şimdi o kredileri ödemekte zorlanan oyuncuların birçoğuna destek olmaya çalışsa da bu konuda fazla ileri gitmesinin piyasa yapısını bozacağının farkında. Bu yüzden de ‘başınızın çaresine bakın’ demese bile, gidin borçlarınızı yeniden yapılandırın, olmadı halka açılıp buradan elde edeceğiniz gelirle ödeme takviminizi rahatlatın diyor. Size halka arz sürecinde biz de vergi ve benzeri kolaylıklar sağlarız demeyi de ihmal etmiyor belli ki...
2 - Bankacılar teşvik ediyor: Enerji yatırımları proje finansmanı ile hayata geçirildikleri için uzun vadeli borçları yüksektir. Yatırımları finanse eden bankalar, verdikleri uzun vadeli borcun geri dönüş riskini bir an önce azaltmak amacıyla, üretime geçip ciro elde etmeye başlamış işletmeleri halka arza teşvik ediyor. Halka arzdan elde edecekleri kaynakla borçların bir bölümünü ödemeleri ya da daha ödenebilir koşullarla yeniden yapılandırmaları, borç veren bankaları da rahatlatıyor çünkü.
3 - Yenilenme için kaynak arıyorlar: Enerji şirketleri, eski teknolojiye dayalı ekipmanlarla rekabetçi olamadıkları için teknoloji yatırımı yapma ihtiyacı duyuyorlar. Bu yatırımların finansmanını mevcut gelirleri ile karşılamaları kolay görünmüyor. Şu dönemde bankaların karşısına işletme kredisi talebiyle çıktıklarında karşılaşacakları yüksek maliyetin farkındalar. Dolayısıyla borçlanmak yerine hisselerden bir kısmını halka arz ederek teknolojik yenilenmeyi sağlayacak yatırımları yaparak, geleceğe daha rahat bakabileceklerini görüyorlar.
4 - Elektrik fiyatları tahminlerin altında: Özellikle elektrik sektöründe bundan 10 yıl öncesine göre fizibilite raporları oldukça farklı. Çünkü 2012-2013 yıllarında Cumhuriyetin 100’üncü yılında, yani 2023 yılında Türkiye’nin toplam elektrik talebinin 500 milyar kilovatsaati bulacağı tahmin ediliyordu. Oysa söz konusu projeksiyon ilerleyen yıllarda kademe kademe aşağı çekildi. 2020 yılında üretilen elektrik miktarı 305 milyar kWh seviyesindeydi. Talep tahminleri aşağı düşerken arz fazlası da ortaya çıkınca (kurulu güç yaklaşık 96 bin MW) elektrik fiyatlarına ilişkin tahminler epeyce şaşmış oldu. Dolayısıyla son 10 yılda hayata geçirilmiş santrallerin pek çoğu için yapılan yatırımı geri ödeme süresi çok uzadı. 10 yıl sonra borçlarını ödemiş bir santrale sahip olmayı düşleyen bir enerji yatırımcısı, bu hayali için duruma göre bir buçuk ya da iki kat bir süre beklemek zorunda olduğunu fark etti.
Bu durumdaki patronlar da şirketlerini halka arz ederek kaynak ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.
YORUM YAZ