İstanbul, Ağrı’dan kişi başına 5,1 kat zenginse sorun var demektir
Şu kesin düzgün bir planlama yapamıyoruz. Sadece ekonomide de değil, sporda da eğitimde de sağlıkta da planlama eksikliğimiz gün gibi ortada. İnşaat yatırımlarını, enerji yatırımlarını hatta un fabrikası (kapasitenin çok az bir kısmı kullanılıyor) yatırımlarını dahi iyi planlamadığımız için kapasite yanlışlıklarından, yüksek maliyetli üretimden bir türlü kurtulamıyoruz.
Buna iyi bir örnek de nüfusun ülke yüzeyine dengeli dağılması konusudur. Nüfus, büyükşehirlerde, Marmara, Ege, Akdeniz kıyılarında ve Güneydoğu’da hızla artarken, iç bölgelerde, Doğu Anadolu’da ve Karadeniz’de yerinde sayıyor, çok sayıda ilde ise azalıyor.
Görünen köy klavuz istemez. Bu konuda stratejimizin ve politikalarımızın yanlış olduğu ortadadır. Nüfus belli merkezlerde toplanırken, ülkenin büyük bölümünün ise hızla boşaldığının tespitini yapabiliriz. Peki, ülke nüfus ve ekonomisinin dağılımında strateji nasıl olmalıdır? Öncelikle şunu söylemek gerekir. İster iç politika ister dış politika hatta ister para politikası ister maliye politikası olsun yönetim ve ekonomi bir denge işidir. Dengeli bir şekilde yönetemezseniz başarısız olursunuz. Bunun bedelini de toplumun çok büyük bir bölümü öder. Dengenin büyük önem taşıdığı, üretim-tüketim, çevre-enerji/sanayi/tarım, gelir-gider, borç-alacak, aktif-pasif, ihracat-ithalat gibi daha bir sürü konu sayılabilir. Cari denge, bütçe dengesi, stok yönetimi, finansal denge, gelir dağılımı, hatta vücut ağırlığı, besin piramidi, kan basıncı (tansiyon), diyabet (şeker hastalığı) gibi birçok unsurda denge hayati önemdedir.
Ülke nüfusunun dağılımındaki dengenin de başta savunma, kamu idaresi, ulaşım, çevre, su, tarım olmak üzere birçok alanı doğrudan etkilediği kuşku götürmez bir gerçektir.
1960 yılı öncesinde Türk sanayinin büyük bölümünün yüzölçümü ülke yüzölçümünün yüzde 3’ü olan İstanbul’un Avrupa yakası başta olmak üzere Trakya yarımadasında toplandığı, İstanbul nüfusunun yüzde 80’inin bu bölgede olduğu ve bunun ülke savunması açısından bakıldığında askeri strateji açısından yanlış bulunduğu biliniyor. Nitekim, o tarihten itibaren, teşviklerle sanayinin başta İstanbul’un Anadolu yakası, Kocaeli ve Bursa olmak üzere Anadolu’ya kaydırıldığı ve günümüzde İstanbul nüfusunda Anadolu yakasının payının yüzde 45’i aştığını da görüyoruz.
Özellikle son 40-50 yılda gelişmiş ülkelerin, ülke sanayini, ticaretini, ekonomisini, nüfusunu bütün ülkeye dengeli bir şekilde yaymak için çaba gösterdiği, halen de bu politikaları devam ettirdikleri biliniyor. Nitekim Avrupa Birliği, bölgesel gelişme politikalarına büyük miktarlarda kaynak aktarıyor. Bölgesel gelişmişlik farklarını en aza indirmeye çalışıyor. Gelişmiş ülkelerin belli merkezlerde, çoğunlukla da bir merkezde toplanan finans gibi bir iki istisnai alan hariç ülke sanayini, ticaretini, ekonomisini, nüfusunu büyük oranda dengeli bir şekilde dağıttıklarını görüyoruz.
Türkiye’nin de yetersiz kalsa da teşvikler, vergi indirimleri yoluyla illerin gelişmişlik düzeyleri dengelemeye çabaladığını, birinci derecede kalkınmada öncelikli veya ikinci derecede kalkınmada öncelikli iller belirlediğini biliyoruz. Bunda bir başarıya ulaşıldı mı dersek buna olumlu yanıt vermek çok zor. İstanbul ile Ağrı arasında 5,1 kata varan kişi başına milli gelir farklılığı bunun hala başarılamadığını bize açıkça gösteriyor.
TÜİK’in son açıkladığı 2018 yılı il bazında gayri safi yurt içi hasıla verilerine göre, Kocaelili 16 bin 791, İstanbullu 16 bin 264, Ankaralı 12 bin 764, Tekirdağlı 12 bin 137, İzmirli 11 bin 505, Bursalı 11 bin 95, Yalovalı 11 bin 1, Bilecikli 10 bin 603, Eskişehirli 10 bin 161, Antalyalı 10 bin 62 dolar kişi başına milli gelirle yaşarken, Batmanlıya 4 bin 373, Diyarbakırlıya 4 bin 310, Siirtliye 4 bin 214, Muşluya 4 bin 138, Bitlisliye 3 bin 767, Şanlıurfalıya 3 bin 431, Vanlıya 3 bin 404, Ağrılıya 3 bin 204 dolar düşüyorsa bir sorun vardır” demek lazım.
ABD, geçmişte ülkenin kuzey doğusunda yoğunlaşan nüfusunu ülke çapında büyük merkezler oluşturarak önemli ölçüde ülke sathına yaydı. Bugün ABD nüfusunun büyük kısmı hala ülkenin kuzey doğusunda yer alan Boston, New York, Philadelphia, Washington, Baltimor, Chicago, Detroit, Pittsburgh, Clevland şehirlerinde ve onların yakın çevresinde yaşıyorsa da artık Kaliforniya, Texas, Florida başta olmak üzere orta, orta güney, güney ve batı eyaletleri de çok büyük bir nüfus barındırıyor. Ülkeyi 8-10 parçaya bölseniz hemen her bölgede 5-6 milyon nüfuslu kentlere rahatlıkla rastlarsınız.
Yine Almanya belki nüfusunun ve ekonomisinin dağılımı en iyi yapmış ülkelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ülkenin kuzeyi de ortası da güneyi de batısı da aynı gelişmişlikte. En geri kalmış bölge Doğu Almanya’nın katılımıyla doğu olsa da o bölge de diğer bölgelerle arasındaki farkı kapatmaya oldukça yaklaştı. Nitekim, 2014 yılında uzmanların yaptığı hesaplamalara göre, iki Almanya’nın birleşmesinin maliyeti 2 trilyon avroyu geçti. Hatta bazı ekonomistler, faiz de içine katıldığında bu maliyetini 3 trilyon avro olarak hesaplıyorlar.
Yapılması gereken bellidir.
Aynı Almanya’nın, ABD’nin veya diğer gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi ekonomiyi ülke sathına dengeli bir şekilde yaymak gerekir.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa’dan oluşan 4 büyük kent yeterince nüfus barındırmaktadır. Bu bölgelerde nüfus yoğunlaşmasının daha da artmasının önüne geçilmelidir.
İç Anadolu’da Sivas, Kayseri, Konya, Eskişehir,
Doğu Anadolu’da Erzurum, Kars, Erzincan, Van, Elazığ, Malatya,
Güneydoğu Anadolu’da Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep,
Batı Karadeniz’de Zonguldak, Kastamonu,
Doğu Karadeniz’de Trabzon, Samsun, Çorum,
Akdeniz’de Adana, Mersin, Hatay, Antalya,
Ege’de Aydın, Manisa, Denizli, Afyonkarahisar, Kütahya,
Marmara’da Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Sakarya
gibi iller çekim merkezleri olarak belirlenmeli ve sanayi, ticaret, ekonomi, nüfus buralara yönlendirilmelidir.
Ülkenin omurgası olan Ankara’dan Kars’a olan bölgede büyük bir nüfus azalması vardır.
Bu bölgede köyler boşalmış, kasabalar nüfuslarını kaybetmiş, il merkezleri de yeterince gelişmemiştir.
2008-2018 döneminde, ülke nüfusu 10 milyon 486 bin 782 kişilik artışla 71 milyon 517 bin 100’den 82 milyon 3 bin 882 kişiye çıkarken, nüfus, Ankara-Kars hattında yer alan, Yozgat’ta 59 bin 225, Kars’ta 23 bin 250, Erzurum’da 7 bin 119, azalmış, Erzincan’da 25 bin 389, Sivas’ta 15 bin 496, Kırıkkale’de ise 7 bin 277 kişi artmıştır. 52 milyon nüfuslu, 100 bin kilometrekare yüzölçümlü Güney Kore’ye yakın, 93 bin 659 kilometrekarelik alanıyla ülke alanının yüzde 12’sini kaplayan bu illerin, toplam 2 milyon 650 bin 951 olan nüfuslarıyla ülke nüfusundan aldıkları pay yüzde 3,2’de kalmaktadır. 2008-2018 döneminde, yine bu ilerin komşusu olan Çorum’da 8 bin 961, Ardahan’da 13 bin 335, Tokat’ta 4 bin 512 nüfus azalması görülmüştür.
Bölgede, neredeyse, western filmlerindeki boşalmış, harabe haline dönmüş eski maden şehirleri gibi kasabalar, köyler oluşmuştur.
İç Anadolu, Doğu Anadolu, İç Batı Anadolu, Karadeniz bölgelerindeki illerde göçten kaynaklanan nüfus azalmasının önüne geçilmeli, bu bölgeler ekonomik olarak canlandırılmalıdır.
Bu bölgede özellikle Sivas ve Erzurum birkaç milyonluk şehir merkezleri haline getirilirse ülke nüfusu çok daha dengeli bir hal alır.
Ankara-Kars hattındaki 6 ilin 2008 ve 2018 nüfusları, nüfuslarındaki artış veya azalış, yüzölçümleri şöyle:
| 2008 | 2018 |
| Yüzölçümü |
| Nüfusu | Nüfusu | Değişim | (KM2) |
Türkiye | 71.517.100 | 82.003.882 | 10.486.782 | 780.043 |
Erzurum | 774.967 | 767.848 | -7.119 | 25.006 |
Sivas | 631.112 | 646.608 | 15.496 | 28.164 |
Yozgat | 484.206 | 424.981 | -59.225 | 13.690 |
Kars | 312.128 | 288.878 | -23.250 | 10.193 |
Kırıkkale | 279.325 | 286.602 | 7.277 | 4.791 |
Erzincan | 210.645 | 236.034 | 25.389 | 11.815 |
6 İl Toplamı | 2.692.383 | 2.650.951 | -41.432 | 93.659 |
6 İlin Payı (Yüzde) | 3,8 | 3,2 |
| 12,0 |
Kaynak: TÜİK
YORUM YAZ