Tanzim satışlar AK Parti’nin Antalya’daki oylarını nasıl etkiler
Diyelim ki Antalya’da (Demre, Finike, Kumluca, Manavgat, Serik) 1 dönümlük seramız var ve domates dikip para kazanmayı düşünüyoruz. Bunun sabit ve değişken giderleri var. Özel durumlar hariç, bu seraya dikim yapacak üreticinin yapacağı giderler üç aşağı beş yukarı şöyle:
Bir dönümlük seraya naylon örtmenin maliyeti yaklaşık 10 bin TL tutar. Tabii bu naylonun genellikle üç yıllık ömrü vardır. Bu durumda her bir sezon başına düşen naylon parasını 3000 TL diye hesaplayalım.
Bir domates üreticisinin dönüm başına kullanması gereken gübrenin maliyeti de 3000 TL’ye yakın bir rakama ulaşıyor.
Gelelim fide fiyatına. Bir dönüme yaklaşık 3 bin kök dikim yapılabiliyor. Üreticinin fide başına ödeyeceği tutar 1 TL ile 1.5 TL arasında değişiyor. Hadi biz bunu 1.25 TL diye ortalama bir rakama çevirelim. Demek oluyor ki bir dönümlük seraya yapılacak fide harcaması da yuvarlak hesap 3750 TL eder.
Evet, seralarda ayrıca ilaç ve gübre kullanımı ihtiyacı da var. İlaçtan başlayalım. Kullanılacak ilacın dönüm başına maliyeti 2500-3000 TL’ye yakın bir rakam tutar. Hadi bunun da ortasını bulalım ve 2750 TL’de sabitleyelim.
Bu arada üretici, serasına getireceği girdileri ve orada üreteceği çıktıyı, yani domatesi (bu ürün salatalık, biber ve patlıcan da olabilir) taşımak için de harcama yapmak durumunda. Bunun için mazot, benzin ya da otogaz yakacak. Sekiz aylık sezon boyunca yüzlerce kez gidip gelecek traktör ya da kamyonetin tüketeceği yakıtın maliyeti 3000 TL tutacaktır. Ama hadi biz rakamı biraz düşürelim ve buna 2500 TL diyelim.
Seracının üretim öncesinde ve sırasında yapacağı girdi harcamaları bunlarla sınırlı değil. Aslında seracılık eskiden beri, mevsimsiz (erken ya da mevsim dışı) sebze üretimi için yapılıyor. Peki bunun için başta neye ihtiyaç var? Tabii ki üretim tesisinin belirli dönemlerde ısıtılması gerekiyor. En azından, ürünü don vurmasın diye sıcaklığın 4 derecenin altına düştüğü zaman dilimlerinde bu şart. Üretici jargonunda buna ‘don yakma’ deniliyor. Yani bir grup seracı kendi aralarında konuşurken dün gece don yaktım diyorsa bilin ki havalar soğuktur ve söylediği zaman dilimini yani geceyi diken üstünde geçirmiştir. Termometreler 5 dereceyi gördüğünde sobayı ya da ne tür bir ısıtma sistemi varsa onu devreye almak için hazır beklemiş, gerekli gördüyse de sistemi ateşlemiştir. Bu durumda seracının maliyetleri arasına don yakma kalemini de eklemek lazım ki bunun bedeli de hava sıcaklıklarının nasıl seyredeceğine göre değişmekle birlikte dönüm başına 1000 TL tutar diyebiliriz.
Şimdi gelelim sonuca. Aslında üreticilerin serası için yaptığı ama göze görünmeyen, anlattığımız tutarların dışında başkaca işletme harcamaları da var kuşkusuz. Dikkatinizi çekerim, bu seranın kurulum maliyetini ve bunun için kredi alındıysa buna ödenen faizi tamamen hesaplama dışı tutuyoruz, yani amortisman gideri yazmıyoruz. Bu durumda, yukarıdaki rakamların toplam tutarı olan 19 bin TL’nin üzerine hadi bir binlik daha ekleyelim ve düz hesap, bir dönümlük serada üretim yapmanın, amortisman harici girdi maliyeti 20 bin TL diyelim.
Peki, 1 dönüm seradan ne kadarlık ciro elde edilir biliyor musunuz? Hadi gelin kaba taslak bunu da hesaplamaya çalışalım. Seradaki domateste kök başına rekolte 6-8 kilogram arasında değişiyor. Tabii üreticinin gösterdiği tüm çaba ve dikkate rağmen fidelere hiç bir hastalık bulaşmadıysa.
O halde kök başına ortalama 7 kilogramdan, örnek seramızdan 21 ton domates çıkar. Hadi firesiydi şusuydu, busuydu derken bir tonunu çıkaralım, 20 tonluk üretim rakamında anlaşalım.
Bir dönümlük domates serasında, sekiz ay boyunca burayı ekip dikecek, bakımını ve ürün kesimini yapıp satış noktasına kadar götürecek en az bir kişi şart. 20 ton domatesi tanzim satış noktasındaki fiyattan, yani sezon boyunca ortalama 2 TL’den yerinde satabilirseniz 40 bin TL eder. Bu cirodan yüzde 12’lik kısmı stopaj olarak düşersek elde edilecek ciro 35200 TL seviyesine iner. Bu cirodan 20 bin TL’lik masrafları çıkarınca geriye 15200 TL’lik net gelir kalıyor. 15200 TL’yi 8 aya bölersek, bu işi yapacak kişinin aylık gelirini 1900 TL olarak kabul edebiliriz.
Şimdi tüm bunları niye yazdım?
Ben bu konuda son bir hafta içinde yakın aile fertlerinden yakınmalar duymuştum. Hatta “dudağı boyalı garılar (kadınlar) ucuza domates yesin diye şalvarlı garıların gelirine göz diktiler” anlamına gelecek birkaç cümle de edildi. Çünkü, üreticiden aldığını fahiş fiyata tüketiciye satanları terbiye etme gerekçesiyle devreye sokulan tanzim satış uygulaması başlar başlamaz, sebze fiyatları üretim yerlerinde de bir anda aşağı inmiş. Yani “üreticimizi de tüketicimizi de seviyoruz, aradaki sahtekarları devreden çıkaracağız” denilse de, görünen o ki üretici sevildiğini hissetmek bir yana, ara dayağı yediğini düşünüyor.
Şunu ifade edeyim ki, üreticilerden birinin kullandığı “dudağı boyalı” ifadesi gerçeği tam yansıtmıyor aslında. Çünkü büyükşehirlerde tanzim satışın hedeflediği kesim, en alt gelir grupları.
Bu arada ben yakın tanıdıklarımla yetinmeyip, bu satırları yazmadan önce seracılık yapan iktidar partisi üyesi, yöneticisi, seçmeni olan birkaç kişiyle daha konuştum. Sebze fiyatlarının üretim yerlerinde de gerilediğini, hatta tüccarların artık hal müdürlüklerinin ilan ettiği piyasa fiyatından bile ürün almadığını onlar da inkar etmiyor. Hatta ifade şekilleri farklı da olsa, üreticilerin sağlı sollu ortalı fark etmeden söyledikleri neredeyse aynı.
Gerek yakınlarım, gerekse diğerleri, tüm bu gelişmelerin Antalya’da yerel seçim sonuçları üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğine dair fikirler de beyan ettiler tabii. O fikirleri burada yazmayacağım.
Kişisel görüşüme gelince. Benim tahminim, domates, biber, patlıcan, salatalık fiyatlarını baskı altında tutmak için getirilen tanzim satış uygulamasının, satış noktalarının kurulduğu büyükşehirlerdeki Cumhur ittifakı oylarını yukarı taşıyabileceği yönünde. Yüzde kaçlık bir etkisi olur, bunu hesaplamak güç.
Yine kişisel tahminim, bu uygulamanın Antalyalı, özellikle tarımla geçinen seçmenler üzerinde de ciddi bir etkisi olacağı yönündedir. Ve bu etki, ürün fiyatlarında görüldüğü ölçüde olur mu bilmem ama kesinlikle aşağı yönlü olacaktır.
Yani burada da tanzim satışın seçmen davranışı üzerinde hangi ölçüde etkiye yol açacağını şimdiden hesaplamak zor. Fakat şu kadarını söyleyeyim, bence bu tanzim satış uygulamasının, Antalyalı’nın oyları üzerindeki oransal etkisi, İstanbullu ve Ankaralı’nın oyları üzerindeki oransal etkisinden çok daha yüksek olacaktır.
Özetle, bu uygulama AK Partili Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel başta olmak üzere, Cumhur ittifakı adaylarının işini zorlaştırmıştır.
Elbette seçmen tercihlerini belirleyen tek faktör sebze fiyatları değildir. Ama eğer tek faktör bu olsaydı Antalyalı seçmen, kendisini domates fiyatlarıyla öpen tarafa, “öptüm, hadi bay” diye el sallardı, bu kesin.
YORUM YAZ